Çekmecenin üzerindeki alarm çalmaya başladı ve Berk uyandı fakat hala yorgundu.
-‘Of, yine okula gideceğim, ardından da ders çalışmak için kütüphaneye gitmem gerek. Uzun bir gün olacak.’ dedi ve saatine baktı. Normalde kalkması gerekenden 10 dakika geç kalkmıştı ve hemen hazırlanmaya başladı.
Berk 11. sınıf ve bir otelde kendisi yaşıyor. Liseye başladığından beri şu anki okulda fakat bu okula gidebilmek için uzakta yaşayan ailesinden ayrılması ve yatılı kalması gerekti. Berk okula gitti ve sıkıcı bir okul gününün ardından her ne kadar sevmese de çalışmak için kütüphaneye girdi.
-‘Aslında kütüphane iyi bir yer. Gürültü yok, kitap okuyabilirim ve çay içebilirim.’ dedi. Berk gürültüden hoşlanmıyordu ve çok geniş bir çeversi de yoktu. Bu yüzden her okul gününden sonra kütüphaneye gider, ders çalışır ve evde okumak için bir kitap alır. Hızlı okuduğu için bir gün aldığı kitabı sonraki gün geri getirir ve daha kalın bir kitap alır. Bugün de okuduğu kitabı geri teslim etti ve derslerine çalışmaya başladı.
2 saat boyunca çalıştı ve eve gitme vakti gelince kütüpane çıkışına doğru ilerledi.
-‘Bir dakika, okuyacak kitap almayı unuttum!’ dedi ve kitap raflarının olduğu bölüme gitti. Rafları hızla geçti çünkü ya kitapların büyük bir kısmını okumuştu ya da kitaplar onluk değildi. Aksiyon kitaplarının olduğu yere geldi ve kitap aramaya başladı. Tabii ki çoğunu okumuştu fakat gözüne okumadığı bir kitabı kestiremyi başardı.
-‘Bu kitabın niye başlığı yok?Ayrıca kapağında garip bir desen var, havalı. Başlığı olmayan bir aksiyon kitabı. Bunu alıyorum, hem de gayet kalın.’ Berk kitabı aldı ve otele doğru yola koyuldu. Otel çok uzak değildi ve 5 dakikada eve vardı. Evde kitabı masaya koydu ve kitabı incelemeye başladı. Kitabın içinde yazılar yerine resimler vardı ve bu resimlerin çoğunda aynı karakter vardı.
-‘Hadi ama ya! Yanlışlıkla bir çizgi roman almışım. İçindeki kelimeler toplasan 50 sayfa zor yapar!’ dedi ve sinirle elini masaya vurdu. Vurduğu gibi de kitaptan garip bir ses geldi. Bir kere daha vurdu ve aynı ses bir kere daha geldi. Masaya vurarak bir ritim yaptı ve kitap garip sesle aynı ritmi tekrar etti.
-‘Tamam… Başlığı olmayan bir kitap. Ses yoluyla etkileşime girebiliyor ve bir tür çizgi roman. Bu kitapta bir sıkıntı var. Okuyarak anlayacağım.’ dedi ve kitabı okumaya başladı. İlk sayfalarda kitabı okumayı zor ve karmaşık bulsa da sonralarda bu sayfalara alıştı ve aslında kitaptan zeck almaya başlıyordu. Kitapta Boruhan adında ve süper güçleri olan birinin hikayeleri anlatılıyor. Süper güçleri de boru üretebilmek, ürettiği borulara şekil verebilmek ve vücut parçalarını boruya dönüştürebilmek.
-‘Vay canına, bu kadar saçma bir konunun beni bu kadar eğlendirebileceğini bilseydim bu kitabi önceden alırdım. Başlığı olmaması kötü olmuş, en azından sonu hakkında bir fikrim olabilirdi.’ dedi Berke ve kitabı okumaya devam etti.
1 saat geçti ve çizgi romanı bitirmesine az kalmıştı. Fakat her sayfa çevirdiğinde kitap garip tekrar çıkarmaya başlamıştı. Ve sona doğru yaklaştıkça ses artıyordu.
-‘Vay canına! Bakalım Zed’e ne olacak?’ dedi. Zed kitaptaki ana kötü karakterdi ve kitap sonunda da Boruhan ve Zed’in arasında büyük bir savaş vardı. Berke son sayfayıı çevirdi ve kitabın başındaki işaretin üç boyutlu hali son sayfada da vardı ve parlıyordu. Kitap çok yüksek bir sesle mavi ışıklar saçmaya başladı. Berke yere düştü ve gözleri kapandı. Uyandığında karşısında tanıdık biri onu kaldırdı.
-‘Hey dostum iyi misin?’ dedi tanıdık şahıs. Siyah ve mavimsi kanatları, mavi bir güneş gözlüğü ve kahverengi saçları vardı.
-‘Saol, iyiyim.’ Berk bu şahısın kitapta geçen Boruhan olduğunu anladığında şaşırdı.
-‘Sen… Sen Boruhan’sın!’
-‘Evet, fakat seni tanıyor muyum ve şu an neredeyiz?’
-‘Sanırsam sen bir kitap karakterisin ve kitap seni demin… Gerçekleştirdi?’
-‘Olamaz, imkansız. Ben gerçeğim ve doğduğum günden beri gerçektim.’ Boruhan masada duran kitabı aldı ve kitabı karıştırmaya başladı.
-‘Bunların hepsi… Benim başımdan geçen şeyler. Fakat ben gerçeğim.’
Kitabı tekara inceleyen Berk kitabın son 10 sayfasının boş olduğunu gördü ve aklında senaryolar kurdu. En mantıklı geleni Boruhan’a söyledi.
-‘Dinle, muhtemelen senin evrenin gerçek fakat bizim evrenimizde senin evrenin bir kitap olarak var olmakta. Kitaptan çıkan ışınlar ve ses bana portal gibi bir şeyler andırdı. Bu portal dediğim şey şu an kapalı vaziyette gibi gözüküyor fakat bunu geri açmanın ve seni göndermenin illa bir yolu olmalı.’
-‘Mantıklı.’
Ardından otel odasında açık kalan televizyondan haber sesleri gelmeye başladı. Haberde turuncu saçlı ve yaklaşık 4 metre boyunda birinin bir şey ararken tüm şehri yıkmaya başladığına dair bir rapor vardı. Tüm herkesden şehiri boşaltmaları isteniyordu.
Boruhan: ‘Bu Zed!’ dedi
Biraz sonra ikisi koşarak onun bulunduğu yere gittiler. Boruhan borulardan bir jet yaparak Zed’in olduğu binaya uçtu.
-‘Bu sefer ne istiyosun Zed!?’
-‘Basit, bana kitabı ver de evrenime geri döneyim. O portalı anahtarı bende.’
-‘Peki ya ben? Aynı evrende yaşıyoruz, Zed. Savaşımıza orada da devam edebiliriz burada masum insanlar zarar görüyor.’
-‘Kim sallar insanları! Senden kurtulursam beni durduracak kimse kalmaz. Böylece herkes bana itaat etmek zorunda kalır.’
-‘Zor yolu seçiyosun o zaman…’
Boruhan roketlerle daha hızlı uçmaya başladı ve elini boruya dönüştürüp yumruk yaptı. Her ne kadar hızlı uçsa da Zed Boruhan ona vuramadan savuşturdu.
-‘Benden hızlı olamazsın Boruhan.’
-‘Sen öyle san.’
Boruhan sırtında 8 tane borudan el oluşturdu ve hepsiyle Zed’e hızlı ve sürekli yumruklar atmaya başladı fakat Zed yine tüm yumrukları savuşturdu. Ardından da elini siyah bir maddeyle kaplayarak Boruhan’a vurdu ve Boruhan yerin dibine kadar düştü.
-‘Yine o tekniği kullanıyorsun.’
-‘Elbette, senin aksine savaşlarda odaklanıyorum ve gücümü bu teknikle arttırıyorum.’ Boruhan derib bir nefes aldı ve elini sıktı. İlk başta hiçbir şey olmuyordu fakat sonradan onun da eli siyah maddeyle kaplandı.
-‘Vay be başka evrenlerde insanlar neler yapabiliyor.’ diye düşündü Berk. Ardından Boruhan Zed’e öyle hızlı atak yaptı ki neyin olup bittiğini göremeden Zed yerdeydi. Boruhan garip birşeyler yaptı ve borudan klonlar oluşturmaya başladı. Tüm klonlar derin bir nefes aldı ve hepsinin elleri siyah sıvıyla kaplandı. Ardından hepsi teker teker Zed’e havadan ciddi anlamda dalmaya başladılar ve her dalış yaptıklarında Zed otoban betonunun biraz daha içine göçüyordu. Ardından geri çıkıp bir başka klon giriyordu. En son tüm klonlar yok oldu ve Boruhan Zed’i arkasından çıkan kocaman borudan bir elle taşıyarak Zed’in bahsettiği anahtarı aldı. Berk ona kitabı fırlattı ve Boruhan portalı açtı ve Zed’i tutarak içeri girdi ve portal kapanmadan Berk’e:
-‘Herşey için saol… Adın neydi?’
-‘Berk’
-‘Herşey için saol Berk.’ dedi ve portal kapandı.
Berk uzaktan kitabın sayfalarının tamamlandığını görebiliyordu fakat kitaba bakmak için yaklaşırken kitap bir anda garip sesle yok oldu.
-‘Güzel, Boruhan bana bir son borçlu ve ben de kütüphaneye bir kitap parası borçluyum. Aslında, sonu ben yazdım. Yine de kitap parasından kaçamam.’ dedi ve kütüphaneye doğru yürümeye başladı…