Günlerden pazardı. Perdeyi aralayıp baktığımda güneş gülümsüyordu. Dışarı çıkıp biraz dolaşmak istedim. Mahallede çocuklar top oynuyorlardı. Çocukların sevinçle oynadıklarını biraz izledikten sonra yoluma devam ettim. Ne güzel şeydi çocuk olmak . Hala içimde güzel çocukluk anılarımı saklıyorum. Çocukluk arkadaşlarım, oynadığımız oyunlar, parktaki yaralanmalarım…
Bu düşüncelerle yürürken evden çok uzaklaştığımı fark etmemiştim bile. Bana yaklaşan tanıdık bir yüz gördüm. Evet Lidya’ ydı bu, hemde 15 yıllık arkadaşım. Çok sık görüşemesek de arada telefonla konuşurduk. Ana sınıfından beri bağımızı hiç koparmadık onunla. Fakat o da ne yüzüme bile bakmadan geçti gitti Lidya. Çok üzüldüm. Ona ne yapmış olabilirdim ki ? Farkında olmadan kalbini mi kırdım?
Bu düşüncelerle eve doğru yürümeye başladım. Eve geldiğimde olanları düşünmekten kendimi alıkoyamıyordum. Kapıyı açtığımda ise, büyük bir sürpriz! Kendi evimde tanımadığım birden fazla yüz… Hem de, Lidya da aralarında. Bugün benim doğum günüm. Lidya benim için harika bir parti organize etmiş. Kendi arkadaşlarını da getirmiş. Sürpriz bozulmasın, diye beni görmezden gelmiş. Unutulmaz bir anı öyle değil mi?