Fenerbahçe Galatasaray

Fenerbahçe’nin 24 Aralık’ta Galatasaray’ı yeneceği hissi içime doğmuştu. Bütün gün boyunca vaktin gelmesini bekledik ve saat yedi olduğunda kalplerimiz güm güm atıyordu. Maç başlamıştı ve sahada Ferdi, Batshuayi, İrfan Can, Dzeko, Tedic, Shymanski ve Fred gibi başarılı oyuncuların olduğunu görmek beni rahatlatmıştı; çünkü bu isimlerin ne kadar yetenekli olduklarını biliyordum.

Maçı heyecanla izlerken ilk gol Ferdi’den gelmişti. Süper bir gol atmıştı ve Galatasaray oyuncularının gözlerinde hissedilen korkuyu görmek mümkündü. İçlerinden, “Bunlar bizi ezip geçecek” diyorlarmış gibi hissettim. Maç devam ederken Shymanski harika bir pas verdi, ancak top kaleyi sıyırıp gol olmadı. İlk yarıdaki tek golü Ferdi atmıştı ve devre arasında oldukça mutluyduk.

Biraz daha zaman geçtikten sonra ikinci yarı başladı ve tekrar herkes stresliydi. Galatasaray, beklediğimizden daha zayıf bir performans sergilemişti. Bu maçı alacağımız çok belliydi. İkinci golü beklerken Shymanski’nin fileleri havalandırmasıyla sevinçten havalara uçtuk. Tüm Fenerbahçe taraftarları coşku içinde Fener Marşı’nı söylemeye başladılar.

Son on dakika geldiğinde, bütün Galatasaray taraftarları umudunu kesmiş gibiydi. Bu sefer Galatasaray, iyi bir performans gösterememiş ve maçı kaybetmişti. Zaten son zamanlarda Fenerbahçe iyileşirken, Galatasaray kötüleşiyordu. Maç sonunda 2-0 galip gelmiştik ve büyük bir sevinç yaşadık. Bütün Galatasaraylılar üzülürken, biz sevincimizi gururla paylaştık. Günün sonunda çok mutlu hissediyordum. Fenerbahçe’den asla umudumu kesmeyecektim çünkü gerçekten bir takımı seviyorsan, kaybettiğinde hüznünü, kazandığında mutluluğunu paylaşırsın.

(Visited 7 times, 1 visits today)