Hoşgörü günümüzde pek yaygın olmayan ama varlığını da yitirmeyen önemli bir etkendir. Erdemliktir hoşgörülü olmak. Hoşgörü kelimesinin altında anlayış göstermek, alttan almak gibi kavramlar yatar. Genellikle insanların egolarından kaynaklı olarak sürekli kendi fikirlerinin kabul görmesini isterler. Böyle durumlarda farklı düşünce yapılarından dolayı beklenmedik tartışmalar ortaya çıkabilir. Çoğu insan olayları kolay kolay hoşgörü ile karşılamayabilir, karşılandığı durumda da o kişinin olgunluğu ön plana çıkar. Peki fazla hoşgörü zararlı mıdır? Bu kavramın çizgisi aşıldığında birtakım problemlerle karşılaşılabilir mi?
İlk başta fazla hoşgörülü olma kulağa hoş gelse de, her davranışın hoşgörü ile karşılanması doğru olmayabilir. Bu kavram her şeyi görmemezlikten gelme, aldırış etmeme, ihmal etme olarak algılanmamalıdır. Her şeye boyun eğmek yanlışa sürüklemekle beraber toplumsal açıdan da problemlere sebep olur. Toplum içerisinde hiçbir şekilde düzenin kalmaması ve ciddi kavgaların, karmaşaların meydana gelmesi gibi sorunları beraberinde getirir. Örneğin bir şahısın haz etmediği bir arkadaşının olduğunu farz edelim. Geçmişte yaşanan olaylar ötürü kendince intikam almak istiyor olabilir. Bu durumda intikam amacı ile her türlü eyleme başvurabilir o şahıs. Ve bu davranışlar da hoşgörü ile karşılanırsa, bu normal bir durum haline gelir. Şiddetler hatta şiddete yönelen insan sayısı artmaya başlar. İnsanlar yapmadığı şeyleri yapıyormuş gibi gösterip şakayla karışık yalanlar üretmeye başlayabilirler. İlk başta durumun ciddiliğini fark edemeyebilirler. Her insan hayatında mutlaka yalan söylemiştir bu zamana kadar. Beyaz yalan olsa bile. Fakat yalan söyleme durumunu alışkanlık haline getiren insanlar, bir zamandan sonra işlerini, hayatlarını yalan söylemeden ilerletemez hale getirirler. Yalan hangi durumlarda söylenir, etkileri nelerdir? Veya bir süre sonra yalana karşı sürekli hoşgörü gösterildiğinden yalan normal bir şeymiş gibi kabul edilebilir mi? Yapılan araştırmalara göre de yalanın sağlımızı da negatif etkilediği öne sürülmüştür. Sonucunda stres ve gerginlik düzeylerinin arttığı belirlenmiştir. Bazı kişiler ise yalanı kendilerinin bir savunma aracı olarak kullanırlar. Karşılaşılan durumlarda kendilerini savunamadıkları zaman yalan söyleme yoluna başvururlar.
Yani toplumda ‘’yalan’’ kelimesi gayet normal bir şekilde karşılanır hale gelir ve saf bir kavram olarak algılanmaya başlanır. Bu durum toplumdaki problemleri daha fazla artırır pozisyona getirir ve fazla hoşgörünün zararlı hale geldiğinin bir kanıtı olur. Atalarımızın da dediği gibi ‘’ Her şeyin fazlası zarardır.’’ söyleniminden yola çıkarak olayları abartmayıp hoşgörünün de bir sınırının olduğunu unutmamalıyız ve yaşantımızda da bu hususları göz önünde bulundurmalıyız.