İnsanlar hayatları boyunca başkalarının kısıtlamaları doğrultusunda hayatlarını sürdürmüşlerdir.Sürekli belli çizgilerin içine sıkışıp hayatına yön vermeye çalışan insanoğlu, o çizgilerin kalkması durumda nasıl bir yol izleyeceğini maalesef bilemez.Bunun sonucu olarak ise ortaya birtakım sorunlar orataya çıkabilir.
İnsanlar bazı konulara kendilerini adayarak veya yüksek bir azim sonucunda başarıyı getirmeleriyle zihinlerde yeni bir kavram oluşur:çabayı kullanarak her şeyin üstesinden gelme gücü.Ulaşılan başarıyla kalmak istemeyen insanoğlu,çizgileri biraz daha genişletip daha fazla kavramını ortadan kaldırma çalışmaları yapmaya başlar.Yani diğer insanların bilinç ve anlayışlarında yaptığı küçük değişimlerle daha fazla kavramını ortadan kaldırarak kendi kurallarını koymaya başlar.İşte o zaman tehlikenin ayak seslerini gayet net bir şekilde duyabiliriz.
Bu duruma örnek olarak fazla para sahibi olmayı gösterebiliriz.Fazla para eline geçince çoğu insan ne yapacağını,nasıl davranacağını,o parayı nasıl harcayacağını,nerede saklayacağını bilemez.Sonuç olarak ortaya olumsuz bir durum çıkar.Yaygın kullanılan bir söz olan “Her şeyin fazlası zarardır .”bize bu durumda destek oluyor.İnsana verilen yetkinin artmasıyla;insanın davranışları,kişiliği olumsuz bir yönde etkilenebilir.
Bir insanın kararlılığı ve çabası sonucunda ortaya çıkan o başarının sonuçları her zaman olumlu olmayabilir.İnsanlar bir şeyleri yapmaya başladıktan sonra yaptıkları işte başarılı olmak isterler ve eğer başarı elde etmişlerse artık o kişilerin önünde kimse duramaz.Bu yönden baktığımız zaman her şey olumlu gibi görünse de buz dağının suyun altında kalan kısmını incelememiz bizi doğruya götürür.Ortaya çıkan başarının arkasındaki azim,o kişinin her şeyi yapabileceği konusunda bir güç kazandırır.Bu gücün sayesinde o kişi, insanlara doğru yönelmeye başlar.İnsanoğluna yönelmeye başladıkça ise diğer insanların bilinç ve algı yönetimini ele almaya çalışır.Böyle şekilde ilerleyerek giden bu durumun sonuç bölümünde ise bir milletin yavaş bir şekilde bir kişi veya topluluk tarafından ele geçirildiğini görürüz.
Ele geçirilen toplum,başlarındaki kişinin dediklerini yapmakla yükümlüdür.Fakat işin acı yönü,başlarında kişinin isteklerini yerine getirirken maalesef bu durumdan haberdar olmazlar ,olamazlar.İşte biz bu yüzden bu duruma algı yönetimi deriz.Habersiz bir şekilde gerçekleşen ve insanların yönlendirilmesiyle devam eden bir hayat.Günümüzde böyle bir kişi veya topluluk olmasa bile insanları yönetmeye çalışan çok büyük bir kavram hayatımıza çoktan girmiş bulunmakta: teknoloji.
Teknolojinin hayatımızı kolaylaştırdığı çoğu insan tarafından desteklenen bir düşünce olsa da teknolojinin kobayı olmayı çoğu insanın istemeyeceği açık.Ne kadar algı yönetimini engellemeye çalışsak da bir numaralı algı yöneticimiz teknolojidir.Teknolojinin canlı bir varlık olmadığını göz önünde bulundurduğumuz zaman ise bir insan tarafından açık ve net bir şekilde yönetildiğimizi görebiliriz. Malcom X’in de dediği gibi “Eğer dikkat etmezseniz,medya sizin iyi insanlardan nefret etmenizi,kötü insanları ise sevmenizi sağlar.”