Günlerden birgün Ahmet adında bir adam varmış. Bu adamın Ada adında bir kızı varmış elinden geldiği kadarıyla kzıına iyi bakmak istiyormuş. En güzel kıyafetleri alıp, onun en iyi yerlere götürmek istiyormuş ama çalışdığı yerden aldığı maaşla bu pek de mümkün değilmiş. Ahmet’in hayali hep kendi resturantını açmakdı, ama bu hayalini bir türlü gerçekleştiremiyordu ve buda onu hayalden öte bir hale getiriyordu, ayrıca şu anda yaptığı garsonluk işide hem çok zorlayıcı ve ağırdı. Ayrıca yaptığı islere kıyasla çok az ödeniyordu ve bu aldığı para ancak kendisi ve kızı Ada’nın karnını doyurmaya yetiyordu.
Bir gün çalışdığı yerde sadece bir tabak kırdığı için hem patronu tarafından azarlandı ve zaten az olan maaşından kesilen tabak Ahmet’in canına tak etti oda bankaya gidip kredi çekmek istedi.
Ahmet “Merhabalar kredi basvurusunda bulunmak istiyorum”
Bankaci ”aylık geliriniz bankamızdan kredi almanız için yeterli değil”
Ahmet bunu duyduğunda hem gururu kırılmıştı, hem de bu haberden sonra ne yapacağını bilemeyip tefeciye gitti. Orda ona gerekli olan parayı vereceklerini söylediler fakat, onlara borcunu ödemez ise hiç hoş şeyler yapmayacaklarını biliyordu, ama bu hayalinide gerçekleştirmeyi de çok istiyordu. Oda gidip bu parayı aldı ve resturantını açtı ve işleride oldukça güzeldi ve kendisi de epey memnun du. Bu işden hayatında ilk defa eli titremeden para harcıyabiliyordu üstelik kızının istediği çoğu seyi alabiliyordu. Resturantını açtıktan 2 ay sonra borcunu ilk taksiti gelmisdi o ay hiç zorlanmadan borcunu ilk taksitini ödemişdi. Ama daha önünde ödemesi gereken 3 taksit daha vardı Ahmet’in işleri gayet iyi gidiyordu ve hayatından çok mutluydu çok zaman geçmeden borcunun 2. ödemesi gelmişti. Ahmet bu taksidini de asırı kolay bir sekilde ödemişti, hatta üstüne üstelik o ay gidip kendisine bir araba ve ev almışdı. Ama bu kadar borcun altına bir anda girince kazandığı para ona yetmemeye başlamştı ve o da bunun farkında değildi artık gözü paradan başka birşey görmüyordu ve çoğu zaman kızını ihmal ettiği bile oluyordu. Kızını anneannesinin ve dedesinin yanına bıraktı. Tek kalmaya başladi. Ahmet artık alkolik diyebiliceğimiz kadar çok içiyordu ve aşırı derecede para harcayıp resturanta o kadar az uğruyordu ki, resturantta işlerin kötü gittiğinden haberi bile yoktu. Ayık olduğu bir gün resturanta gitti. Çok az parasının kaldığını gördü ve kendi kendine dediki “fazla vaktim kalmadi, bu parayı bir an önce bulmam gerekiyor” ve son taksit olduğundan epeyde yüklü bir ödeme olacak diye kara kara bu parayı nasıl ödüyeceğini düşünürken , resturanta bir adam geldi .
ADAM ” bu resturantin sahibi kim”
Ahmet tefeciler geldi sanmıştı ve ürkek bir sesle ” benim dedi”
adam aslında tefecinin adamı değildi, restaurantın yarısını satın alıp ortak olmak istiyordu. Ahmet de bunu duyunca epey mutlu olmustu. Çünkü eline nakit para geçicekti ve bu sayede borcunu ödeyebilicekti. Ahmet restaurant 50% hisesini adama sattı ve bu sayede borcunu ödedi. O günden sonra Ahmet içki içmeyeceğine yemin etti. Ortağıyla beraber işleri oldukça iyi gitmeye başladı.