Fazla Vaktim Kalmadı!

   Sıcak bir havada mont giyen bir çocuk varmış. Çocuğun adı yokmuş. Kendisine ad bulmak için annesine, babasına söyleyip durmuş ama annesi ve babası izin vermemişler. Çocuk annesine ve babasına nedenini sormuş. Annesi de çocuğa nedenini söylememiş. Bir de arkadaşları adı yok diye dalga geçerlermiş ama çocuk hiç umursamazmış.

     Çocuğun arkadaşı varmış. Adı Mehmet’miş. Çocuk ve Mehmet bir parka gitmişler. Orada arkadaşıyla oynamış, sonra Mehmet ile vedalaşmışlar. 3 hafta sonra çocuk Mehmet ile okula gitmiş okulda bir sürü arkadaşı varmış. Merve, Sevgi , Emre, Ahmet… Aralarından en çok sevdiği arkadaşı Mehmet’miş. Salı günü Mehmet’in kolu kaloriferin arkasına sıkışmış. Mehmet’in canı yanıyormuş; korkmaya başlamış, aynı zamanda çocuk da. Çocuk telaşla Mehmet’e yardım etmeye koşmuş. Yetişmiş. Kolunu çıkarmaya çalışmış, ama çıkaramamış. Mehmet “Fazla vaktim kalmadı!” demiş. Çocuk okuldaki görevli kişiyi çağırmış ve görevli kişi Mehmet’in kolunu çıkarmayı başarmış. Mehmet “Teşekkürler arkadaşım,” demiş. Mehmet görevli kişiye de teşekkür etmiş.

     Çocuk evine gidince babasına söylemiş: “Baba, ben bugün arkadaşıma yardım ettim,” demiş. Babası da “O zaman sen ad almayı hak ettin,” demiş. Adını da “Arda” koymuş. Arda kendisinde bir gariplik hissetmeye başlamış. Vücudunda bir tuhaflık varmış. İçinden “Bu durumdan bir an önce kurtulmalıyım!” diye geçirmiş. Kendini yatakta bulmuş. Annesi Arda’yı kaldırmaya çalışıyormuş. “Haydi” deyip duruyormuş annesi. “Hadi okula geç kalacağız” demiş. Meğer tüm bunlar bir kabusmuş. Zihni ona kötü bir oyun oynamış; bazen ne garip rüyalar oluyormuş! Arda bu korkunç kabusun gerçek olmadığını anlayınca çok sevinmiş. 

 

(Visited 86 times, 1 visits today)