Ben ülkenin en özgür çocuğuydum. Ailem kuralcı değildi, o yüzden istediğimi istediğim zaman yapardım. Bir gün annem artık bana sınır koymaya başlamıştı. Buna dayanamadım ve her gün ağladım. Annem ilk olarak mavi saçlarımı kendi rengine boyattı. Ve artık ben buna katlanamıyordum. Annem bana yeni bir fotokopi makinesi almıştı. Tabii çok eski bir fotokopi makinesiydi bu. Ben bir gün kitap okurken kitapta bir şeyler yanıp söndü. Ne olduğunu anlayamadım. Kitabın 116. Sayfasını çevirdim. Karşıma ek yazısıyla yazılmış bir cep telefonu numarası çıktı. Hemen telefonumdan numarayı çevirdim ve bulutların üzerinde olduğum bir yere geldim. Eski halime dönmüştüm. Mavi saçlarım, ojeli tırnaklarım ve güzel giysilerim. Bir adam vardı yakında. Salıncağa biniyordu. Onun yanındaki salıncağa bindim. Ama çok utangaçtım. Adam bana baktı uzunca. Bir anda kayboluverdi. Sonra arkamda beliriverdi. Ve “Sen çok özgürsün” dedi. Aslında asıl Özgür oydu, bulutlarda yaşayan oydu. Bir anda yere düştüm, bulutlardan aşağı düşmeye başlamıştım. Bir göle düştüm. Ve bir anda kendimi evimde eski halimde gördüm. Gidip bulutlara baktım ve o adamı gördüm. Bana el sallayıp bulutların içinde kayboldu. Ve sonrasında yatağıma gidip uykuya daldım.
FAZLA ÖZGÜRDÜ
(Visited 50 times, 1 visits today)