Etik değerler, kanunlar tarafından sınırları belirlenmiş davranışların dışında kişinin, toplumun kendisine olan güven ve beklentisine uygun olarak hareket edebilmesidir. Kimi zaman yakınıp kimi zaman da iyi ki varlar dediğimiz kurallardır bir yandan da. Toplumların yaşayış biçimleri, kültürleri, tarihleri gibi birçok etken göz önüne alınarak ortaya çıkarlar. Bu yüzden de etik değerler, bir ülkenin doğusu ve batısında dahi farklı olabilir.
Etik değerler kişilerin ve toplumların kendi doğru ve yanlışlarını içeren ve yazılı olmayan kurallar olarak da tanımlanabilir. Aslında hepimizin bildiği gibi en basitinden yoldan geçerken sokağı temizleyen bir görevliye “Kolay gelsin.” demek bizim için yazılı olmayan bir kuraldır. Bunu çoğunlukla nezaketen yaparız. Yapmadığımız zaman suçlu olmayacağımız gibi yaptığımız zaman da küçük bir kibarlıktan başka bir şey geçmez elimize. Bu küçük örnek gibi birçok şey daha sıralayabiliriz ancak bazen bu örneklerin toplumun çoğunluğu tarafından önemsenip önemsenmeme derecesi değişebiliyor. İşte tam da bu noktada etnik değerlerin birbirinden farklı olabileceği aklımıza geliyor. Temeli nezaket kavramına bağlı olan bu değerler her insan için nezaketin tanımının farklı olabileceği gibi birbirinden farklı. Türk Dil Kurumunun nezaket için yaptığı tanım “Başkalarına karşı saygılı ve incelikle davranma.” iken Cambridge’in nezaket tanımı “Cömert, yardımsever ve diğer insanları önemseme niteliği veya bu niteliği gösteren bir davranış.”. Aslında baktığımızda kişinin içinde uyandırdığı duygular çok farklı değil bu tanımların. Ancak nezaketin küresel bir tanımı olmadığı gibi etik değerler ve etik kelimesinin de yok. Farklı toplumların farklı yaşayış biçimlerini de göz önüne aldığımızda etik değerlerin birbirinden farklı olması büyük bir sorun yaratmayacağı gibi aynı olmasının da Dünya’nın yaşanılabilirliğini büyük ölçüde etkileyebileceğini düşünmüyorum. Aynı etnik ve etik değerlerin birbirinden farklı ve birbirini etkileyen kavramlar olduğu gibi bu etkileşimin bize de yansıması kaçınılmaz. Çoğunluğun Müslüman ve çoğunluğun Hristiyan olduğu bölgelerde insanların etnik kuralları gibi etik kurallarının da farklı olması bence doğaldır. Elbette ki bu farklılıklar bir ülkede adam öldürmenin olumlu bir şeyken diğerinde yanlış karşılanması gibi farklılıklar değildir. Ki zaten bunlar kanunlar tarafından belirlenmiş sınırların dışında da değildir. Çin gibi bir ülkede çalışma etiğinin farklı olması ve bu durumun insanlar tarafından da benimsenmesi veya belki de bu farklılığın insanların kendi görüşü sebebiyle olması gibi Amerika’da da bu etiğin farklı algılanması gayet normal bir durum bana göre.
Uzun lafın kısasına gelecek olursak, Dünya genelinde etik değer algısının aynı olması toplumların ortak huzuru ve yaşanılabilirliğin artması açısından bir şey değiştirmezdi bana göre. Hatta daha detaya indiğimizde belki de insanların bu aynı değerlere uyum sağlayamamasının getirdiği farklı sorunlarla karşılaşırdık. Bence farklılıklar hayata renk katar ve bu renklerin ahengi içinde dünya çok daha yaşanılabilir bir yer olur. Etik değerlerin farklılığı da bu ahenkteki hayatı güzelleştiren farklılığın bir parçasıdır.