Bir gününüzü hayal edin. Sabah belki de güneş doğmadan kalkıp nerede yaşadığınıza göre belirli bir mesafe kat ederek okulunuza varıyorsunuz. Genellikle saat 8’de dersler başlıyor ve 15.30, 16.00 civarında bitiyor. Bu, bir gün içinde ayakta geçirdiğiniz sürenin yaklaşık olarak yarısı ve çok değerli bir kısmı. Genç yaşınız dikkate alınırsa değeri bir kat daha artıyor. Peki, siz bu sürede ne yapıyorsunuz? Dolaylı veya doğrudan olarak bütün derslerinizde; ortaokuldaysanız lise sınavına, lisedeyseniz üniversite sınavına hazırlanıyorsunuz. Ama bütün öğrencileri her ikisi de “standardize edilmiş testler” olan bu sınavlarla değerlendirmek ne kadar mantıklı? Veya havanın sıcak ve güneşli olduğu bir günde dışarı çıkıp oyun oynamak istemek gerçekten de çocukça mı? Sevmediğiniz derslere çalışmak yerine yerine kitap okumayı, gitar çalmayı, spor yapmayı istemek cidden de sorumsuzluk mu?
Dünya tarihi incelendiğinde eğitimin tabana yayılımı arttıkça verilen ders ve kullanılan değerlendirme yöntemleri çeşitliliğinin azalma trendine girdiğini gözlemliyoruz. Değerlendirme yöntemlerinin tek tip, yani bizim konumuzda standardize edilmiş testler haline getirilmesi şüphesiz bir şekilde değerlendirme süreçlerini çok hızlandırdı ve basitleştirdi. Bu çeşit sistemler eğitimcilerin yükünü ciddi ölçüde azaltmanın yanı sıra, puanlandırma sürecinin kanaat tarafından etkilenmesini doğal olarak engelledi. Neredeyse bütün okullarda aynı müfredatın eğitilmesi de fırsat eşitliği yönünde bir ilerlemeyle sonuçlandı. Ancak eşit muamele yönünde atılan bu adımlar, verilen eğitimin ve yapılan değerlendirmenin değerinde ve kalitesinde bir azalmaya yol açtı.
Unutulan nokta şuydu ki, önceki durumda çok çeşitli eğitim programlarının ve değerlendirme yöntemlerinin bulunmasının temel sebebi insanlar arasında doğal olarak birçok farklı alanda bulunan farklılıklardı. Müfredatın ve değerlendirme yöntemlerinin tüm öğrenciler için standardize edilmesi sırasında unutulan(!) nokta, öğrencilerin müfredat gibi tekdüzeleşmediğiydi. Öğrenciler hâlâ yetenekli oldukları alanlar, çalışma yöntemleri ve kişiliklerine uygun değerlendirme yöntemleri konularında birbirlerinden oldukça farklı.
Eğer biri size “Her insanın aynı konularda aynı yöntemlerle başarılı olmasını beklemeliyiz.” deseydi deli gözüyle bakmaz mıydınız? Ancak bu standart sistemin bizden istediği tam olarak da bu. Dürüst olmak gerekirse neredeyse her öğrenci aldığı derslerin en az birkaçında başarılı, ancak herkesin her derste başarılı olmaması son derece normal! Hiç kimsenin bir diğerinden farkının olmaması kadar berbat bir şey olabilir miydi? Tam da bu nedenle sistemimizin yeniden yapılandırılması gerekiyor.
Öncelikle standardize testlerin bütün önemli sınavlarda uygulanan tek yöntem olmasına son verilmeli ve dersin mantığına göre açık uçlu gibi diğer değerlendirme yöntemlerine yer verilmesi gerekmektedir. Bu tür alternatif yöntemlerin değerlendirilmesinde kontrollü bir yapay zekâ kullanımı da süreci hızlandıracaktır. Ders saatleri sayısı öğrencilerin dersteki verimliliğini sağlayacak şekilde azaltılmalı ve mevsim şartlarına göre de ayrıca düzenlenmelidir. Özellikle fen derslerinin öğretiminde uygulamalı etkinliklerin artırılmasına özen gösterilmelidir. Ülkemiz müfredatında 11. Sınıfın başında yapılan kombinasyon seçimi; en geç lise başında yapılmalı, öğrencilerin rehberlik ve psikolog programları vasıtasıyla erken bir yaştan itibaren kişilik analizleri elde edilmelidir. Öğrencilerin olağan dersler dışında yetenek sahibi oldukları alanlarda yeterli sayıda olmaları hâlinde dersler açılmalı ve bu derslerin bir tür “ikinci sınıf” muamelesi görmesine izin verilmemelidir. Öğrencilerin spor eğitimi hiçbir şekilde yalnızca takım sporlarından ibaret kalmamalı; vücut sağlığı ve talimi konusunda ciddi bir eğitim verilmesi yönünde çalışmalar yapılmalı, öğrencilerin spor alanlarında elde ettikleri başarıların akademik hayatlarını olumlu yönde etkilemesi sağlanmalıdır.
Bu tür çalışmaların yapılması, eğitim programının pozitif yönde değişmeye başlamasıyla sonuçlanacak ve öğrencilerin farklılıklarını kabullenen bir eğitim modeline doğru adımların atılmasını sağlayacaktır. Unutmamak gerekir ki insanlar farklıyken eğitim aynı olamaz.