İnsanların yaşayabileceği başka bir gezegene taşındığını düşünün. Bu gezegende duyduklarınızı, gördüklerinizi ve buranın size hissettirdiklerini betimleyiniz.
Yeni dünyamız olacak yere sonunda geldiğimizde nefesim kesildi. Bu gezegenin adı Luminara. Bura ile dünya arasında çok fark olmasına rağmen bazı benzerliklerinde olması beni şaşırttı. Gökyüzü burada dünya gibi değil, daha koyu ve yıldızlar daha parlak. Yıldızlar neredeyse üzerimize düşecekmiş gibi görünüyor. Atmosfer yoğun, oksijenin kokusu daha keskin ve soluduğunuzda ciğerlerinizdeki hissi hissediyorsunuz. Bitkiler fosforlu renklerde parlıyor ve gece olduğunda yolunuzu bulmanıza yardımcı oluyorlar. Hayvanlar dünyadakilere hiç benzemiyor, daha derin tonlarda ve farklı türde sesler çıkarıyorlar. Belki de şarkı söylüyorlar. Yerçekimi daha hafif, her adımda yerden birkaç santim yükseliyormuşsunuz gibi hissediyorsunuz.
Bu yeni gezegendeki manzaralar büyüleyici. Dağlar, okyanuslar ve ormanlar dünya ile benzerlik gösteriyor ama aynı zamanda tamamen farklı. Dağların zirveleri bulutların üstünde ve kar yerine kristallerle kaplı. Okyanuslar parlak yeşil ve içinde yüzen canlılar gerçekten büyüleyici. Ormanlar devasa ağaçlarla dolu, yaprakları çoğunlukla koyu yeşilden ama aralarında biraz da açık mavi var. Her köşede keşfedilecek bir şey var, her adımda yeni bir sürprizle karşılaşıyorsunuz.
Buranın bana hissettirdikleri karışık. Hem heyecan verici hem ürkütücü. Her şey tanıdık ama aynı zaman da tamamen yabancı. Bu gezegenin güzelliklerini keşfetmek, yaşamın zorluklarını yeniden tanımlamak gibi. Aynı zamanda, bu kadar bilinmezlik içinde yol almak cesaret gerektiriyor. Değişim bazen korkutucu olabilir ama macera ve keşfetme arzusu bana her zaman daha ağır basar. Bu gezegende yaşamak, kendinizi sürekli olarak yeniliklere ve keşiflere açmak demek.
Mesela buraya ilk geldiğimde arkadaşlarımla birlikte ormanda gezinip bu gezegenin güzelliğini konuşurken sağımızdan gelen mavi ışığı gördüm. Arkadaşlarımla birlikte bu mavi ışığın kaynağını merak edip devasa bir ağacın yapraklarının arasından sızan mavi ışığa doğru yürüdük. Ağacın etrafından dolandığımızda gördüklerimiz karşısında olduğumuz yerde kalakaldık. Önümüzde devasa mavi bir kristal duruyordu. Hemen koşup bu keşfimizi ailemize anlattık, meğer o dev kristal bu dünyanın enerji kaynağıymış. Kristal devasa olmasına devasaydı ama o kristalin bu gezegeni hayatta tuttuğunu öğrenince hepimiz şaşırdık…
Siz bu tür bir macerayı arar mısınız, yoksa tanıdık ve güvenli olanı mı tercih edersiniz? Belki de bu yeni dünyanın güzellikleri ve gizemleri, sizi cezbedecek kadar çekici olabilir. Burada yaşamayı hayal etmek bile büyüleyici bir deneyim. Gezegendeki her şeyin gizemini çözmek, her gün yeni bir şey öğrenmek ve keşfetmek, gerçekten de insanı heyecanlandırıyor. Bu gezegenin sunduğu olanaklar sınırsız, sadece hayal gücünüzle sınırlı…