Farklı Bir Dünya

Henry, her sabah okula gitmek için aynı yoldan geçiyordu ama bu sabah her şey farklıydı. Gözlerinin önünde birdenbire beliren parlak, altın rengi bir kapı, onu başka bir dünyaya davet ediyordu. Gözlerini ovuşturdu ama kapı hala oradaydı, ışıldayarak tam karşısında duruyordu. Normalde çevresine hiç dikkat etmezdi, ama bugün bir şeyler farklıydı. Bir an tereddüt etti, sonra merakına yenik düştü ve kapıya doğru adımını attı.

Kapının ardındaki dünya, bildiği hiçbir şeye benzemiyordu. Her şey devasa ağaçların arasından süzülen yumuşak ışıkla parlıyordu. Yerde rengarenk çiçekler açmış, havada hafif bir melodi çalıyor gibiydi. Bir kuş, altın tüyleriyle uçarak yanından geçti. Gözleri, bu harika dünyada ne yapması gerektiğini anlamaya çalışıyordu. Ne kadar ilerlese de etrafındaki güzelliklerin büyüsünden çıkamıyordu.

Birden önünde bir figür belirdi. Uzun, gümüşi saçları ve giydiği zarif elbisesiyle bir kadın, ona doğru yürüyordu. Yavaşça yaklaştı ve nazik bir şekilde “Hoş geldin, burası zamanın kaybolduğu yerdir. Burada her şeyin bir anlamı vardır.” dedi.

“Ben… ben buraya nasıl geldim?” diye sordu, sesi titreyerek.

Kadın gülümsedi: “Bu dünya, kalbinin derinliklerinde seni bekliyordu. Herkes bir gün buraya gelir ama bazıları geri dönmeye karar verir. Şimdi, senin karar verme zamanın.”

Kafasında bin bir soru dolaşırken, kalbinin sesini dinledi. Bu dünyada kalmak, her şeyin sonu değil, belki de yeni bir başlangıçtı. Ne de olsa burası bambaşka bir yerdi ve burada her şey mümkündü. Fakat ansızın, kendini yerde, baygın bir şekilde buldu. Karanlık odasının zemininde oturup bir süre sersemliğini üzerinden atmaya çalıştı. Ayağa kalktı ve ne olduğunu anlamaya çalıştı. Kendine geldikçe her şeyi anlamaya başladı. Umutsuzluk ve hüzünle yatağa oturdu. O altın kapı, o melodi ve diğer güzel şeylerin gerçek olmadığını zaten başından beri biliyordu. Çünkü o, ailesi yıllar önce ölmüş ve teyzesinden kötü muamele görüp, ailesiyle kaldığı eski evde bir odaya kilitlenmiş zavallı bir çocuktu. Bunların hepsi sadece kafasında kurduğu, sahte düşleriydi. Ama o kadın gerçekti. O, ölen annesiydi.

(Visited 3 times, 1 visits today)