Her sabah okula gitmek için aynı yoldan geçiyordu ama bu sabah her şey farklıydı. Gözlerinin önünde birdenbire beliren parlak, altın rengi bir kapı, onu başka bir dünyaya davet ediyordu. Bu yeni geçtiği dünya, kendi dünyasından çok farklıydı.
Kapıdan ilk geçtiğinde kısa bir baygınlık geçirmişti. Yeni geldiği bu dünyada, tıpkı kendi dünyasındaki gibi insanlar, çocuklar, hayvanlar ve bitkiler vardı. Kendine geldiğinde çok şaşırmıştı. Buradaki herkes, kendi dünyasının aksine, çok mutlu ve huzurlu bir şekilde yaşıyordu. Bu dünya ona cennet gibi gelmişti. Buradaki herkesin kıyafetleri yeni ve güzeldi. Çocuklar sağlıklıydı, hepsinin yanakları al al olmuştu. Gözünü açtığında etrafında toplanmış birkaç çocuk vardı. Kiminin elinde dondurma, kiminin elinde çikolata vardı. Kimilerinde ise türlü türlü sandviçler vardı. Kendisine iyi olup olmadığını sordular. İyi olduğunu söyleyince yanlarındaki atıştırmalıklardan ikram etmek istediler. “Eğer bana verirseniz, size kalmaz.” dedi. Onlar da “Bizde daha çok var. Seninle paylaşırsak ebeveynlerimiz de çok sevinir.” dediler. Ona, böyle iyi imkanlara nasıl sahip olduklarını sorduklarında anlatmaya başladılar.
Önceden dünyalarındaki bütün devletler savaşarak bütün gezegenin hakimi olmaya çalışırlarmış. Bütün gelirlerini, savaş uçağı, tank gibi savaş malzemesi almak için harcarlarmış. Kendi halklarının mutluluğuna, sağlığına ve eğitimine harcayacak paraları kalmazmış. Sonuç olarak, halkları fakir ve zavallı bir şekilde yaşarmış. Sonra tüm dünya liderleri bir araya gelmişler ve savaşarak sadece kendi halklarına zarar verdiklerini anlamışlar. Sonuç olarak sonsuza dek barış ilan etmişler. Artık silahlara para harcamadıkları için, tüm gelirlerini kendi halkları için harcamaya başlamışlar. Böylece herkes hem maddi olarak mutlu olmuş hem de savaşlar son bulduğu için kimse savaşlarda ne ölmüş ne de yaralanmış. Bütün savaş aletlerini eritip annelere ve babalara fabrikalar, çocuklar için parklar ve bol bol oyuncak yapmışlar. O günden beri mutlu ve huzurlu bir şekilde hayatlarına devam ediyorlarmış.