Doğmanın iki farklı çeşidi vardır. Biri ‘’normal doğmak’’ diğeri ise ‘’farklı doğmak’’. Ben farklılardanım. Hayatımın her yerinde insanların bana yük ve engel olduğunu düşündüğü bir engelim var. Annemle babamın gen uyuşmazlığından dolayı kollarım yok. Sokakta yürürken insanların acı acı bakışlarına maruz kalmak benim hayatımın bir gerçeği. Kendimi değiştiremem fakat bakış açılarını değiştirebilirim diye başladığım her işte alnımın akı ile çıktım. Bundan sonra da çıkmaya kararlıyım. Yazamazsın dediler yazdım, çizemezsin dediler çizdim, boğulursun dediler daha çok tutundum hayata… Bana engel olarak konulan her şeyin aslında kişilerin kendi gözlerinin önüne koyulan bariyer olduğunu anlattım ve gösterdim. Fakat bu insanlar bir türlü bitmedi. Her gittiğim yerde bu ve bunun gibi o kadar çok insanla karşılaşıyorum ki aklınız hayaliniz durur ama ben her seferinde engellerimi aşacağım ve benliğimden daha fazlasıyla çıkacağım onların karşılarına.
Böyle başladım yüzmeye. Bu düşüncelerden uzak kalmak suyun altında iken nefes almak için başladım. Fark ettim ki insanların yine klasik bir algısı daha haksız çıktı. İnsan suyun altında iken de nefes alabiliyormuş. Haftada en az iki kere yüzüyordum. Tesise her varışımızda kalbim daha fazla atıyordu. Yaklaşık bir ay önce koçum bana bir yarışma olduğunu söyledi. Katılıp katılmak istemediğimi sordu. Ben ise gözüm kapalı evet dedim tabii ki. Bir ay boyunca sıkı bir çalışmaya girdim. Haftada iki kere gittiğim antrenmanlar şimdi iki katına çıkmıştı. Ailem benim yorulduğumu düşünmelerine rağmen ben aksine çok mutlu oluyordum. Bu sabah yarışma günü gelip çatmıştı. Sabah ne olur ne olmaz diye evdeki herkesin alarmlarını kurdurtmuştum. Gece heyecandan doğru düzgün uyuyamamıştım ama ben yine de kendimi güvence altına almak istedim. Hemen hızlı hızlı annemi ve babamı uyandırdım. Çabucak kıyafetlerimi giydim. Hep beraber arabaya bindik. Annem ve babam bana heyecanlarını çaktırmak istemiyorlardı fakat onlar da çok heyecanlıydı. Hep beraber yola koyulduk. Vardığımızda daha çok erken olduğunu fark ettik. Koçum beni sakinleştirmeye çalışıyordu fakat bu benim ilk yarışma olduğu için istemsizce çok heyecanlanıyordum. Yarışma saati gelip çattı yarışmacılar da benim gibi çok heyecanlıydı. Bir anda kendimi sorgulamaya başladım. Acaba ben bu yarışa kendim için mi girdim yoksa insanlara kendimi kanıtlamak için mi girdim? Fark ettim ki aslında ikisi için de girmişim. Suyun içinde bu yarışa kendi kendimi ispatlamam gerektiğini tekrarlıyordum. Artık mesele benim için sadece sağımdaki ve solumdakilerden ibaret değildi. Artık konu bendim. Ben kafamın içinde bunları düşünürken yarışı çoktan kazanmışım bile. Suyun içinden kafamı çıkardım ve rahat bir nefes aldım. Artık o sudan çıkan eski ben değil yeni bir bendi. Artık insanlara kendimi kanıtlamaya çalışmayacaktım. Dışarıdan maruz kaldığım bakışlara dikkat etmeyecektim.
Büyük bir alkış koptu. Genci, yaşlısı herkes beni alkışlıyordu. O an gurur duydum kendim ile. İşte bu dedim. Artık sahnede olan ben olacaktım. Geçmişte uğradığım zorbalığımın acısını bugünün zaferi ile sıfırladım. Dünyada hiç kimse, seyirci koltuğunda oturan cesur insanları alkışlamaz. Alkışlar, hep sahneye çıkanlar içindir.