Farkındalığın Uyku Üzerindeki Etkisi

Çok uyumak kaçmak, uyuyamamak ise yakayı ele vermek. İnsan, yapısı gereği güvenli alanından dışarı adım atmamaya ve elinden geldiği en az çabayı sarf ederek hayatta kalmaya yönelik bir yaşam sürer ve rutinlere kaçar. Uyku da bu rutinlerden bir tanesidir. Uyku kaçınılmaz fiziksel bir ihtiyaç olduğu için ne kadar dirense de insanoğlu, yine eninde sonunda uykunun kollarına teslim olmaya mahkumdur. Uyku durumunun da kendi içinde az, çok veya dengeli aşamaları vardır.

Sağlık sorunları olmadığı sürece çok uyuyan bir insanın problemlerinden kaçmak, onlarla yüzleşme korkusu ve unutma isteği olabilir. ‘Aksiyonsuz farkındalık pişmanlıktır’ sözü buna örnek gösterilebilir. Bazı durumların farkında olmamıza rağmen onları görmezden gelmektir bu. Bazen tembellik ile eşleştirilir çünkü kaçmak kimilerine göre korkaklıktan ibarettir.

Bunun tam aksi durumu ise uyuyamamaktır. Uyuyamamak, insanın kendisini değiştiremeyeceği, kendi etki alanının dışındaki sorunlar veya konular için yok yere yormasının bir sonucudur. Bu durum insana zarar verir. Fazla ve ağır düşünmek ne kendimize fayda sağlar ne de bir başkasına. Bu sebepten ötürü en iyisi orta yoldur. Ne hayata karşı pervasız davranmalı ne de faydasız endişelerle kendimizi boğmalıyız. İnsan olayların farkında olmalı ve elinden gelenin en iyisini yapmalı fakat artık gücünün yetmediği konumda kendini boş yere üzmemelidir.

Çağımızda bilgi oburluğu olarak adlandırılan bir kavram oluşmuştur. İnsanların internet ve diğer mecralardan edindiği ancak günlük hayatında kullanarak faydaya çeviremediği bilgiler edinmesine bilgi oburluğu denir. Eğer bir insan haddini aşacak derecede fazla bilgi ile boğuluyor, artık kendisini gerçek yaşamdan tamamen soyutlayacak duruma geliyor ise, uykuların o insanın yüzüne bile bakmayacağına emin olabiliriz. Bu durumu mercek altına almak gerekirse şöyle bir örneklemede bulunabiliriz: Bir insan düşünün ki şehrin daha kırsal alanlarında yaşıyor. Yaşadığı bölgedeki insanlar yüzyıllardır süregelmiş bir dışa kapalılık halinde. Hala ninelerinin ve dedelerinin yöntemleriyle yaşamlarını sürdürüyorlar. Ülkede neler yaşandığına ve haberlere yalnızca yarım yamalak birbirinden duydukları kadar hakimler. Bu durumda bu bahsedilen şahsın küresel ısınma, iklim değişikliği, hava kirliliği gibi önemli sorunlar üstüne kafa yorma, çözüm ararken geceyi gündüz etme olasılığı, güncel haberlere erişim oranı çok daha fazla olan, günümüz teknolojisine hâkim ve görece daha eğitimli bir insanınkinden çok daha azdır.

Özetleyecek olursak bir kişinin zihinsel ve fiziksel sağlığı için en yaralı durum orta yolun bulunması durumudur. Farkındalığımızı ve duyarlılığımızı artırmalı ve kendi etki alanımız içerisinde kendi doğrularımıza göre harekete geçmeliyiz.

(Visited 26 times, 1 visits today)