Hiç etiğin evrenselliğini düşünmüş müydünüz? Hiç sanmıyorum, ki eğer düşünseydiniz şu anda yüzbinlerce doğal ortam bu şekilde bir bataklığa sürüklenmezdi. Eğer “etik” gerçekten evrensel olsaydı, insanlar elindeki çöp tenekelerini denize boşaltmamaları gerektiğini bilirdi. Eğer “etik” ciddi bir şekilde evrensel olsaydı, dünyanın her yerinden gençler, bir yudum alkol almak için kendini olmadık şeyler için feda etmezdi. Peki şimdi gerçekten, nedir bu sözünü ettiğimiz evrensellik? Sadece belirli bir toplum öyle düşünmediği için mi biz “insanoğlu” sözcüğünün hakkını veremiyoruz?
Etik değerlerin ırklara göre farklılık gösterebileceğini anlayabiliyoruz. Mesela bazı milletler yemeğe başlamadan önce bir takım saygı girişimlerinde bulunuyorlar ki bu gayet normal. Ama insanın öldürülmemesi gerektiği düşünceyi maalesef daha evrenselleştiremedik. Çocukluğunuzun geçtiği mahalleye çıkıyorsunuz, 65 yaşındaki bir dayı bir elinde tespih, diğer elinde ise köreltilmiş bıçakla mahallede tur atıyor… sizce burada bir “can güvenliği” sorunu yok mu? Özellikle bunların Türkiye ve benzeri ülkelerde olması? Eğer biz çok basit olan bu değerleri evrenselleştirebilseydik, şu anda hiçbir masum çocuk o bıçağın neden sıkıntılı olduğunu bile bilmiyordu. Şu anda mutfak çekmecesinde bıçak gören genç Elif, “Yoksa biri beni öldüremeye mi çalışacak” diye düşünmüyordu. Aksine, mahalleye indiğimde gördüğüm bıçaklı dayının elindeki özel imzalı bıçağı, “Muhtemelen manavdan meyve sebze alıp onları doğramak içindir” diye düşünürdüm. Evet, belki ırklar ve aralarındaki farklılıklar evrenselleşemez, ama bir takım etik değerlerin her millet ve her insan tarafından bir şekilde anlaşılıyor olması gerek.
Katliam ve bıçaklama gibi derin konulardan uzak kalalım biraz. Evrenselleşemeyen daha masum ve zararı olmayan konular da var. Mesela etik bir davranış olarak sayılan “sağ elde bıçak, sol elde çatal” kuralı. İnsanların, eğer bu bıçağı ve bu çatalı yanlış sırayla tutarsanız sizi ne şekilde yargılayacağı aslında biraz kimle, ve nerede yediğinize bağlı olabiliyor. Mesela sadece giriş ücreti €3000 olan Paris’teki çok lüks ve medeni bir restoranı düşünün. Oradaki toplumu, ortamı, yemekleri… Sizce de çoğunluk oraya medeni bir toplum olmak için gitmiyor mu? Şimdi menüye bir göz atalım. Mmm, ahtapotlu yengeçli ve dünyada tükenmek üzere olan balıklı ana yemek mi? Siz eğer ki bu “gösteriş” usulü olan yemeği sağ elinizde çatal, ve sol elinizde kaşık ile yerseniz, emin olun, “Biz bu sonradan görmeleri nasıl içeri aldık!” diye yakınır durur oradaki çalışan personel.
Peki hala, eğer etik kavramı ciddi bir şekilde evrensel olsaydı dünya daha yaşanılabilir bir yer olabilir miydi? Sanıyorum evet. Yani, çatal bıçağın hangi el ile tutulduğu hiçbir şekilde fark etmezdi ama “bıçağın” yaşlı dayının mı elinde olduğu, yoksa mutfakta mı olduğu kesinlikte fark ederdi. En azından sokağa top oynamak için çıkan bir çocuğun açıklında daha önce var olmamış düşünceler olmazdı.