Evrenin Kuralları

Kimi kişiler evrenin belli kuralları ve kanunları olduğunu ve düşüncelerimizin olasılıkları ve sonuçları etkilediğini iddia etmektedir. Bu fikirleri savunan kişiler iki kutba ayrılır bu iki kutuptan biri iyimser bir bakış açısıyla düşüncelerimizin durumu olumlu etkileyeceğini söyleyerek “Çekim Yasası’nı” savunurken diğer bir taraf ise düşündüğümüz şeylerin tam tersinin çıkacağını ve bir durumda olumsuz seçeneğin daima gerçekleşeceğini savunur ve bu kişilerin savunduğu şeylere genele olarak “Murphy Kanunu” adı verilir.

Çekim Yasası’nı daha detaylı olarak incelediğimiz zaman bu kişiler aslında evrenin belli kuralları olmadığını ve evrenin bizim hislerimize yanıt vererek aslında bize yardım ettiğini savunurlar. Bir durum ile ilgili genel olarak iyi düşünmenin o olayın gerçekleşme şansını arttıracağını savunurlar. Bu bakış açısının savunduğu temel prensip evrenin yani diğer bir deyişle maddenin zihnimizin bir yansıması olduğudur, zira rahatça anlaşılabileceği üzere zihnimizin evreni etkilemesi evrenin zihnimizin bir yansıması olduğu anlamına gelir.

Edward A. Murphy, jr. Sözlerini baz alan Murphy Kanunu ise Çekim Yasası’yla benzer olarak yine evrenin zihnimizin bir yansıması olduğunu savunur fakat bu yansıma isteğimiz ile terstir, yani siz eğer bir şeyin olmasını isterseniz Çekim Yasası’nın tersine Murphy Kanunu’na göre o şey olmamaya eğilimli olacaktır. Bu noktada Murphy Kanunları ile değinilmesi gereken bir diğer nokta bu fikrin yaratıcısı olan Edward A. Murphy, jr.’ın bir mühendis olduğu ve Murphy Kanunu prensibinin aslında mühendislik alanında hata olasılıklarını sıfırlamak amacıyla da ilke edinilen bir fikir olduğudur.

İki görüşü de değerlendirdiğimizde iki görüşün de artı ve eksilerinin olduğunu net bir şekilde görebiliyoruz. Öncelikle Çekim Yasası’na baktığımız zaman bu yasanın insanı olumlu düşünmeye itmesi sonucu vücuttaki çeşitli kimyasal reaksiyonlara ön ayak olarak insanı daha mutlu ve sağlıkla yapabileceği bir gerçek. Murphy Kanunu ise kötü olasılıkları sıfırlama yönünde bizi teşvik etmesi sebebi ile her ne kadar karamsar bir fikir de olsa istenmeyen durumları önlemeye ciddi bir destek olarak karşımıza çıkıyor. Olumsuz yönlerine baktığımız zaman Çekim Yasası kötü olasılıklara fazla önem vermemesi sebebi ile insanı boş vermişlik havasına sokma ve bilimsel olmayan düşüncesel enerjilere dayanan yapısıyla insanı akıl ve mantıktan uzaklaştırarak bir rüyalar aleminde yaşatıyor. Murphy kanunu ise karamsar havası sebebi ile insanı üzüntüye teşvik ediyor ve üzüntü de vücutta yarattığı kimyasal reaksiyonlar ile sağlığımıza dahi zarar veriyor.

Genel olarak baktığımızda iki fikir de belli başlı eksiklikler içeriyor ve bu eksikliklerin temelini de iki fikrin de çıkış noktası olan evren zihnin yansımasıdır anlayışı oluşturuyor, zira bilimsel bir bakış açısından bakıldığında düşüncelerin ancak vücudumuzda oluşturduğu kimyasal tepkimeler sonucu bizi etkilediği gayet açık. Tabii bu durumda iki fikrin de çürümesi sonucu bize rehber olacak yeni bir fikir bulma problemi ortaya çıkıyor.

Şu ana kadar yaptığımız değerlendirmelerden en mantıklı fikrin maddesel evrene önem veren bilimsel anlayış olduğu, kendi sağlığımız ve mutluluğumuz için iyi düşünmemiz gerektiği fakat bunu yaparken de bir hayal dünyasına dalmamamızın ve kötü ihtimalleri de her zaman göz önünde bulundurmamızın büyük önem arz ettiği sonucuna varıyoruz.

(Visited 194 times, 1 visits today)