Hala çoğu insan uzaylıların olmadığını ve şu kocaman evrende tek olduğumuzu düşünüyor. Peki ya sizce gerçekten yalnız mıyız? Ben bugün yalnız olup olmadığımızı bir daha düşündürmek hatta bir adım daha atıp uzaylıların neden hala bizi ziyaret etmediklerini düşündürmek istiyorum.
Öncelikle gözlemleyebildiğimiz evren üzerinden yola çıkmak istiyorum. Bildiğiniz üzere evren çok daha büyük ama biz şimdilik bunu ele alalım. Bu gördüğünüz fotoğraf 2003 yılında Hubble Teleskop’unun çektiği bir fotoğraf. Astronotlar 2003 yılında gökyüzünün en karanlık köşesine doğrulttular ve çekebildikleri en keskin fotoğrafı çektiler. Bu o fotoğraftı. Bu fotoğrafta gördüğünüz ışıltıların her biri birer galaksi ve bilim adamları burada 10.000’den fazla galaksi saydı.
Aslında bu fotoğraf gökyüzünün çok küçük bir yansıması. Daha kesin konuşmak gerekirse bu şekilde tam 23 milyon farklı fotoğraf çektiğimizde gökyüzünün tamamını fotoğraflamış oluruz. Yani basit bir hesapla gökyüzünde 230 milyar galaksi olduğunu söyleyebilirim.
SAMANYOLU GALAKSİSİ
Bu gördüğünüz galaksi bizim bulunduğumuz Samanyolu Galaksisi ve şu an o kırımızı ok sayesinde bizim nerede olduğumuzu görebiliyorsunuz o da kabaca olabiliyor, bize göre kocaman Güneş Sistemimiz bile çıplak gözle görünemiyor. Bilim insanlarının senelerdir yaptığı araştırma sonucunda 200 ile 400 milyar arasında Güneş’imizle benzer yapıda yıldız olduğu keşfedilmiştir.
Yine mantık olarak basit, hesaplaması epey güç olan bir matematikle evrende, nasıl okunduğunu bilemediğim ama internetten bulduğum bir sayı ortaya çıkıyor: 40 sekstilyon 600 kuantilyon tane Güneş benzeri yıldız olduğunu söyleyebiliriz. Bu büyüklükteki bir yerde yalnız olduğunuzu düşünmek çok kendini beğenmişlik değil mi sizce de?
Genel olarak kabul ettiğimiz yaşam koşullarının bir araya gelebilmesinin oldukça zor olduğunu düşünürsek biraz da abartarak trilyonda bir olduğunu söyleyelim. Yine de zorlayarak sayıyı düşürmemize rağmen evrende üzerinde yaşam olan 460 milyar gezegen olmalı. Bu durumda insan düşünmeden edemiyor, bu kadar fazla sayıda yaşam olan gezegen varsa birileri neden güzel ve büyük gemileri ile gelip gösterişli bir iniş yapmadı?
GERÇEKTEN GELEBİLİRLER Mİ?
Albert Einstein’ın görelilik kuramında açıkladığı üzere fiziksel olarak ışıktan daha hızlı gitmek mümkün değil. Onun dışında bu hıza ulaşsalar bile gelmeleri yine de yıllar alır. Peki ya ”Yavaş gelseler olmaz mı?” diyenler için söylüyorum – Akılda soru işareti bırakmamak gerekir elbet – yaşlılık onları etkilemiyorsa veya ölümsüzlüğü buldularsa neden olmasın?
EN YAKIN GÜNEŞ SİSTEMİ BENZERİ SİSTEM: ALPHA CENTAURİ
Fotoğrafta sol taraftaki parlak arkadaş Alpha Centauri, sağdaki ise Beta Centauri. Alpha Centauri bize en yakın yıldız. Yani ışık hızıyla gidebilen bir araç olsa bile 4 yıl 2 ay boyunca seyahat ederek ulaşabileceğimiz bir mesafede. Oraya varsak bile canlı ile karşılaşma olasılığımız trilyonda birdi unutmayın.
SON ÇARE SOLUCAN DELİĞİ
Bu uzaklıktaki mesafeleri kat edebilmemiz için uzayı bir şekilde tıpkı yer çekimi gücünün yaptığı gibi büküp bir tekillik yaratmamız gerekir. Şu anda ancak ve ancak, o da sadece teoride olup solucan delikleriyle olabilecek bir şey bu.
Bu da demek oluyor ki, bizim bu tekilliği yaratabilmemiz için, içinde yaşadığımız 4 boyutlu bir evrenden daha fazla boyuta ihtiyacımız var. Bu durumda, yaşadığımız 4 boyutlu evrende biz bunu yapamayacağız ama bizden daha farklı boyutlu evrende yaşayan varlıklar belki gelebilirler ve hatta belki de gelmişlerdir de şu an bizi izliyorlardır. Şu an siz bunu okurken bile birini kaçırmış olabilirler gerçi kim bilir dost canlısıysalar dost arıyor olabilirler. Ama biz 4 boyutlu evrenimizde onların, en basitinden 5 boyutlu evrende olduklarını kabul etsek bile, varlıklarını algılayamayız, göremeyiz veya gözlemleyemeyiz.