Oturduğunuz sitede evcil hayvan istemeyen komşular olabilir. Ben onların bu düşüncelerinin çocukluktan geldiğini düşünüyorum.
Bir çocuk hayvanlarla ne kadar küçük yaşta tanışırsa hayvan sevgisi de o kadar fazla olur. Ben 6 aylıktan beri hayvan sevgisiyle büyüdüm. Evcil hayvan istemeyen bir komşum olursa ona İzmir depreminde göçük altında kalan insanları kurtaran köpeklerin videolarını izletirdim. Ona, yalnız yaşayan insanlara hayvanların nasıl arkadaşlık yaptığını, köpeklerin evlerimizi hırsızlardan koruduğunu, görme engelli insanlara köpeklerin trafikte yardım ettiğini anlatırdım. Babam bana bir hikâye anlatmıştı, dağ köyünde yaşayan yaşlı bir adam hastalanmış. Bahçesinde uzun yıllardır baktığı bir çoban köpeği varmış. İsmi Karabaş’mış. Köpek, adamın hastalandığını fark etmiş ve yaşlı adamın evinin en yakınındaki komşusuna gitmiş. Karabaş, komşunun kapısında uzun süre havlamış. Komşusu bir gariplik olduğunu fark etmiş ve köpekle beraber yaşlı adamın evine kadar gelmiş. Komşu kapıyı çalmış. Adam sesi duymuş ama kapıyı açamamış. Köpek evin arkasına dolanmış ve arka kapıdan girerek kapıyı komşuya açmış. Komşu eve girdiğinde adamın yerde yattığını görmüş. Hemen ambulansı aramışlar, yaşlı adamı hastaneye kaldırmışlar. Böylece köpeği, yaşlı adamı ölmekten kurtarmış. Bir de anneannemin yaşlı bir arkadaşının Aşkım adında bir muhabbet kuşu vardı. Aşkım, bütün gün komik komik konuşarak anneannemin arkadaşına yalnızlığını unuttururdu.
Evcil hayvanlarla ilgili böyle pek çok hikâye vardır. Bu örnekleri, evcil hayvanları istemeyen insanlara anlattığımda fikirlerinin değişeceğini düşünüyorum. Bu arada benim de bir köpeğim var. İsmi Bonnie. Benim kardeşim yok ama onunla oyunlar oynuyorum, sanki kardeşimmiş gibi seviyorum. Bonnie hepinize sevgilerini gönderiyor.