Her şey bir pet shopta başladı. O pet shopa bütün ailemle gelmiştim. Günler geçiyor, insanlar gelip bizimle oyun oynuyorlardı. Bazıları ise sahibim ile konuşuyor ve kardeşlerimden birini alıp gidiyorlardı. İlk kez bir kardeşimi aldıklarında neye uğradığımı şaşırmıştım. Ona veda bile edememiştim, son bir kere bile dokunamamıştım. Burayı evimiz olarak biliyordum fakat burası evimiz olmayabilir miydi? Kardeşlerim teker teker benden ayrılıyordu. Küçük kafesimdeki bana ait olan yer gittikçe artıyordu. Son kardeşimde gittikten sonra pet shopta yalnız kalmıştım, ta ki içeriye iki kişi girene kadar.
Benle biraz oyun oynadıktan sonra sahibimin yanına gidip bir şey hakkında konuştular. Bir konuda anlaştıktan sonra üçü birden bana doğru gelmeye başladılar. Yoksa ben de mi kardeşlerimin yanına gidiyordum. Hemen ayağa kalkıp onları heyecanla bekledim. Küçük kafesimin kapağını açıp beni kucağına aldı ve beni içeriye giren iki kişiden birine doğru uzattı. Yeni sahibim beni kucağında zor tutuyordu. Karşımıza biri geçip elindeki şeyle bize doğru bir anda bir ışık tuttu. Bunun ne olduğunu bilmiyordum ve korkmuştum. Eşyalarımı aldıktan sonra bir ay bana ev sahipliği yapan o pet shopa veda etme vaktim gelmişti. Yeni evim sımsıcak ve koskocamandı. Evde bir sürü oda vardı fakat kardeşlerim orada değillerdi. Çok üzülmüştüm. Ailemi bir daha göremeyecektim.
(Yıl 2021) Yaklaşık 4 yıldır bu evdeydim ve her günüm aynı geçiyordu. Her sabah herkesten önce kalkıyordum. Güneş biraz kendini belirtmeye başladığında duvarda siyah siyah ne olduğunu bilmediğim şeyler çıkıyordu. Ne olduklarına anlam veremesem de onları izlemek hoşuma gidiyordu. İçeriden gelen ayak sesleri giderek yaklaşıyordu. Uzun zamandır bu evdeydim ki ayak seslerinden kimin geldiğini anlayabiliyordum. Bu gelen kişi Toprak’tı. Onu takip etmeliydim çünkü yemeğim ve suyum bitmişti. Yemek kabımın başına gidip beklediğimde ne istediğimi hemen anlardı. Yemeğimi koyduktan sonra bana anlamadığım şeyler söyledikten sonra odasına doğru gitmeye başladı. Yemeğimi yedikten sonra keyfim iyice yerine gelmişti ve artık Toprak’ın odasına gidip her zamanki yerime kurulabilirdim. Yerimi hazırlayıp yattım, Toprak ise iki tane siyah paneli açıp karşında boş boş durdu. İşin garip tarafı her gün, saatlerce boş boş beyaz ekrana bakıyordu. Ben ise uyumaya hazırlanıyordum ki uyumuşum. Ne kadar zaman geçtiğini bilmiyordum fakat her gözümü açtığımda Toprak ekrana boş boş bakıyordu.
Tekrar uyandığımda kimse evde yoktu. Bu ayağa kalkıp, kendi etrafımda iki tur dönüp aynı yere yatmamı gerektiriyordu. Hepsini yaptıktan sonra tekrar uyuyordum. Evin dışından bir ses geldiğini duyunca uyandım ve hemen kapıya koştum. Sahiplerim eve gelmişti ve bana da onların bacaklarına kafa atmak düşerdi. Toprak içeriye gider ve yeniden iki tane siyah paneli açardı. Herkes tek bir odada toplandığında bende oradaki yerime geçer, çok ses çıkararak yalanırdım onlar ise başka bir büyük siyah panele bakarlardı. Yalanmam bittikten sonra yeni bir güne başlamak üzere uykuma dalardım.