Etik değerler, kanunlar tarafından oluşturulmuş sınırlarla değil de toplumsal düzeni bozmamak amacıyla kişinin kendi hür iradesine bırakılmış doğruyu yanlıştan ayırt edebilen değerler bütünüdür. Etik değerler olmasaydı insanların birbirlerine zaten az olan saygıları hiç olmazdı. Irkçılık, cinsiyetçilik, seçkincilik, hırsızlık, hile hurda olur; katliamlar artardı.
Etik değerler ülkeden ülkeye farklılık gösterebilir. Bazı ülkeler başka ırklardan insanları aralarına kabul edip hiçbir sorun çıkarmazken ne yazık ki bazı ülkelerde ise insanlar ten renkleri yüzünden öldürülebiliyor. Bu ülkelerden birine Singapur, diğerine Amerika Birleşik Devletleri diyebiliriz. Singapur’da uygulanan politika, farklı ırklardan insanları aynı yerde yaşatma ve çalıştırma üzerine kurulmuştur. Singapur’da yaşayan insanlar buna o kadar alışmışlar ki farklı ırklardan da olsa insan insandır, diyerek huzurla yaşıyorlar. Öte yandan Amerika Birleşik Devletleri’ne baktığımızda orası her ne kadar kozmopolit bir yer olsa bile insanlar hala farklı ırklara saygı duymuyor hatta hiçbir yanlış davranışı olmayan insanların sırf farklı ırklara sahip oldukları için haberlerde öldürüldüklerine şahit oluyoruz.
Fikir ayrılıkları ve etik değerlerin uyuşmazlığı yüzünden insanlar katlediliyor. Türkiye’den biraz güneye indiğimizde Suudi Arabistan’ın sınır komşusu olan Yemen’e yıllardır saldırdığını görüyoruz. Etik değerleri kabullenmediklerinden yıllardır, yüzlerce insanın canına kıyılıyor. Müslüman olmayan bir ülkede yaşayan bir güruh, ibadet sırasında caminin camlarını kırıp tehditler yağdırıyor. Etik değerlerin ülkeden ülkeye farklılık göstermesi bizi nasıl etkiliyor?
Etik değerlerin bir sürü varyasyonunun olması, fikir ayrılıklarını getiriyor. Bunun sonucunda ise “iyi bir şey” diyebileceğimiz etik değerler ve kültürlere yansıyan farklılıkları, insanlar arasında pek çok soruna yola açıyor. Büyüklerin yanında nasıl oturulacağı bile yaşadığımız yerlere göre farklılık gösterirken etik değerlerin yarattığı fikir ayrılıklarını azaltmak veya önlemek dünyada pek gerçekçi görünmüyor. Bu kadar olumsuz yönlerine rağmen, etik değerler ulusal boyutta incelendiğinde toplumsal huzuru sağlamada etkili olduğu açık. Dünya çapında etik değerlerde bir bütünlük sağlanması çoğu insanın umursadığı bir konu da değildir. Ancak küreselleşme ile birlikte dünyada yaşayan bütün insanlar birbirlerine daha yaklaşmakta ve yaklaşmaya da devam edecek. Artık farklı kıtalarda yaşayan insanlarla bir mesaj kadar yaklaştık. Küreselleşme ve gelişen teknolojinin getirdiği farklı bir bakış açısı sayesinde, “Ulusal bakımdan etik değerler,” kavramı da yavaş yavaş etkisini kaybetmeye başladı. Diyelim ki dünya çapında bir savaş oldu. Etik değerlerin ortaya çıkardığı fikir ayrılıkları yüzünden ittifaklar oluşacak ve ülkeler yani insanlar birbirlerine cephe alacak. Bu çatışmaları önlemek amacıyla etik değerlerin evrenselleşmesi ve tüm dünya ülkeleri tarafından kabul edilmesi ve benimsenmesi ciddi bir önem arz ediyor. Sonuç olarak etik değerler evrensel olsaydı dünya daha huzurlu ve barış içinde olur, insanların refah seviyeleri yükselirdi.