Sevgili dostum Mark,
Hayatımın en zor mektubu olacak bu mektubu son 10 yılda maalesef ki 10 kereden fazla göremediğim değerli dostuma yani sana yazıyorum .Hayatını ,çocuklarını ve eşini her ne kadar sormak istesem çok geç olmadan çözülmesi gereken büyük bir problemim var. Liseden hemen sonra babam ve işleri yüzünden Almanya ‘dan Londra’ya taşınmak zorunda kaldık. Babamı hatırlarsın o altın kalpli işkolik adam işlerini büyütmek için elinden ne gelirse yapardı ve Londra teklifini duyduktan 14 gün sonra eşyalarımızı toplamaya başlamıştık bile .Londra hem babama ve işlerine hem de ailemize iyi gelmişti kimsemiz olmadığı için işten ve okuldan kalan boş zamanları beraber geçiriyorduk babamın işleri günden güne güzelleşmeye başlamıştı ve ablam babamın yanında çalışıyordu ben de bir sene arayla üniversiteye başladım çok meşhur olmayan ama eğitimi gayet iyi olan bir okulda mimarlık okumaya başladım senin de hatırlayacağın gibi hedefim uzun yıllar boyunca tıp olmasına rağmen muhteşem mimarisiyle İngiltere beni bu fikrimden vazgeçirdi. Üniversite yıllarım gözümü açıp kapayana kadar bitmişti çoğunlukla çalışarak ve daha çok çalışarak geçti üniversiteden mezun olduktan bir kaç ay sonra kendime güzel bir yerde iş buldum ve çalışmaya başladım hayatımız hiç olmadığı kadar iyi gidiyordu ta ki iki yıl öncesine kadar .Babam -muhtemelen maruz kaldığı fazla radyasyondan- kansere yakalandı öncesinde hastalık belirtilerini çok çalışmaya ve uykusuzluğa yorduğundan teşhis konulması çok uzun zaman aldı ve konulduğunda elimizden bir şey gelmedi .Hastalandıktan 6 ay sonra babamı -en büyük destekçimi -toprağa verdik .Babamın ölümü daha sonra yaşanacak diğer sorunları da beraberinde getirdi .Annem o neşeli ve güzel kadın altı ay içinde neredeyse otuz yaş yaşlandı ve hiçbir şey yapamaz hale geldi ablam ve ben ailemizi ve şirketi ayakta tutmak için elimizden geleni yaptık ve bu günlere gelebildik .Tam sorunları atlatmıştık ki geçen hafta ofisten eve geldikten sonra yaşananlar kadar . Kalan işlerimi evde tamamlamak için eve normalde geldiğimden birkaç saat erken gelmiştim yukarı odama çıktım ve evde çalışan yardımcımızdan bana bir sandviç ve bir bardak çay hazırlamasını istedim ve işe koyuldum . Ben farkına varmadan neredeyse bir saat geçmişti ama yardımcımız hala ortalıkta yoktu bir sıkıntı olup olmadığını anlamak için birkaç kez seslendim ama cevap veren olmadı .Şimdi anlatacaklarıma çok dikkat etmeni istiyorum eski dostum son derece önemli .Merdivenlerden inip alttaki hole girdim .Çaydanlık şiddetle kaynıyordu tezgahta dilimlenmiş salam ve emek parçaları vardı ama yardımcımız hiçbir yerde yoktu garip bir tedirginlik hissiyle içerideki odaları sırasıyla dolaşmaya başladım birkaç dakikalık bir arayıştan sonra çamaşır odasında o korkutucu manzarayla karşılaştım yardımcımız başı kanlar içinde camın yanında yatıyordu küçük odanın her yeri cam parçaları ve kanla dolmuştu önce onu kaybettiğimizi sansam da yardımcımız hayattaydı ve bir şeyler söylemeye çalışıyordu fakat onun sesini arka odada delicesine çalan telefon bastırıyordu onu duyamadığımı anlayan yardımcımız bu sefer son gücüyle ve olabildiğince yüksek bir sesle”Sakın o telefonu açma” dedi ve bunlar onun son sözleri oldu .Ne yapacağımı bilemedim ve biraz gecikmeli de olsa polisi ve ambulansı aradım ambulans geldiğinde bayan Zoe çoktan aramızdan ayrılmıştı.Bu olaylar yaşanalı bir hafta kadar oluyor ve bugün elime polis departmanından bir belge geldi. Belge beni 01.06.1984 tarihinde Zoe May’i öldürmekle suçluyordu.Sevgili dostum bunları sana anlatmamın sebebi hem başarılı bir avukat oman hem de küçüklüğümüzden hatırladığım kadarıyla dedektiflik ve analiz konularına olan ilgin ve yeteneğin.Senden bundan sonraki hayatımı hapishanede geçirmeme neden olacak ve masum yaşlı bir kadının cinayetinden sorumlu olanları bulmamda bana yardım etmeni istiyorum.
Yardımlarına muhtaç olan eski dostun Jen.