Esir

Bu hikayedeki kişiler ve olaylar kurgudur.

Yıl 1945 İkinci Dünya Savaşı.
ABD, Almanya içlerine kadar girmiş, Almanya’yı zor durumda bırakmıştır. ABD kara kuvvetleri toplam 1600 tank ile birlikte 60.000 asker ile çıkartma yapmıştır. Almanya çok zor direnmektedir.
Almanya tank ve uçaklarının %90’ını kaybetmiştir. Japonya, Pearl Harbor saldırısının öcünü Almanya’dan almak istiyordur ABD’den. Ne yapacağını bilmeyen Almanya, müttefiklerinden,
yani Japonya ve İtalya’dan yardım istemektedir ama iki devlet de çok zor durumdadır. Alman kara kuvvetlerine zorla kaydettirilen ABD’li Patrick Smith cepheye gönderilir ve burada ABD’lilere esir
düşer. Vatan hainliği yapmadığını açıklamaya çalışan Patrick çok zor durumdadır, her gece Almanlar tarafından esir odalarında dövülmektedir. Sonra bir çare bulur: Esir kampından kaçmak.
Ama sorun şudur ki ABD esir kamplarını çok iyi korumaktadır, tek başına asla kaçamaz Patrick esir kampından. Aklına bir fikir gelir. Sonuçta Amerikalıdır ve İngilizceyi çok iyi bilmektedir.
Tek başına kaçmasına gerek yoktur. Nöbet tutan bir ABD askerini bayıltır, onun kıyafetlerini ve silahını kuşanır ve giriş kapısından kaçar. Zorlu kış günlerinde hayatta kalmak zorundadır
Patrick. Çaldığı harita, bir araba ve erzak ile yola çıkmıştır Patrick. Amacı Fransa’ya gidip ABD’ye dönmektir. Ama planı istediği gibi gitmemektedir. Savaş alanının içine girmiştir
Patrick. Havadan bombalar, makineli tüfek sesleri, tank topları, uçaksavarlar, mayınlar. Patrick’in arabasının benzini bitmiştir ama şanslıdır ki yakında bir araba görür ve onu kaçırır.
Sonuçta bu savaş değil mi? Savaş alanında hırsızlık sadece bir bahanedir, arabamı çaldılar hile bu diyemezsiniz savaşta. Çünkü savaş zaten bir hiledir diyordu Patrick arabayı çalarken
ama içi de sızlıyordu Patrick’in. Ya onun yüzünden onun gibi masum bir asker ölürse gencecik daha on dört on beş yaşındaki bir çocuk onun yüzünden ölürse. Bir an tabancasını alıp kafasına dayadı
Patrick. Ve arabadan inip anahtarı bırakıp gitti sırf başka çocuklar ölmesin diye kendini riske attı Patrick.

Bir anda bacağında bir sızlama hissetti, ağrı sandı eliyle ovalamak istedi.
Elini ağrıyan yere koydu ve ondan on kat daha fazla bir acı hissetti. Ayağına şarapnel girmişti. Sonra kolunda aynı ağrı oldu, dokunmadı sadece baktı. Ama bıraktığı arabaya iki çocuk binip kaçtı. Bir anda Patrick’in bütün acısı gitmişti. “Keşke arabayı bırakmasaydım” diye bir hisse de kapılmadı değil ama sonuçta savaşa zorla katılan iki çocuk annelerini kucaklayabilecekti. Hasret giderebilecekti o iki çocuk. Annelerinin kıyafetinin üstlerine ağlayacaklardı ama kurtulacaklardı. Ve o ağrıyı kalbinde hissetti Patrick, baktı vücudunun diğer tarafına geçen bir bıçak gördü Patrick.
O an dedi ki içinden Patrick “Keşke esir kampında kalsaydım.” Ama artık çok geçti, keşke demeyle olmuyordu hayat. Ama bir can gitti, iki can kaldı.

(Visited 534 times, 1 visits today)