Erkeksiz Bir Dünya

8 Mart sabahı uyandı. Güne her zamanki gibi başladı. Hazırlandı ve evden

çıktı. Yolların sessiz olmamasına lakin coşkunun bu yorulmuş sokaklarda inkar edilemez varlığına rağmen bu coşkunun yanı sıra bir tuhaflık vardı havada. İlk başta fark etmedi ama biraz ilerledikçe gerçeği anlamaya başladı: Hiçbir erkek yoktu sokaklarda.

Dışarıya çıktığında ilk başta tesadüf olduğunu düşündüğü bu durumun

gerçeğini anlayınca onu korkuttu. Dışarıda hiç erkek yoktu. Simitçi kadındı,

otobüs şoförü kadın, taksiciler kadın, herkes kadın… 

 

Bu durum onu derinden şaşırttı ve biraz da endişelendirdi. İnsanlar her zamanki gibi hayatlarına devam ediyordu lakin bugün Simitçiler, market çalışanları, otobüs şoförleri, hepsi kadındı. Erkekler yeryüzùnden silinmiş gibiydi. O gün, o sokaklarda sanki bir gür ses, bir dede, bir baba, bir oğul eksikti. Aslında, erkeklerin yokluğu, bir eksiklik gibi değil, bir dengesizlik gibi hissettirdi. Ancak, birkaç saat geçmesine rağmen, erkeklerin hâlâ ortaya çıkmaması, onun için bir gariplik olmaktan çıktı, korkutucu bir gerçekliğe dönüştü.

 

Yol boyunca düşüncelere daldı. Toplumunun bu değişikliği nasıl karşılayacağını, haberlerde nasıl yer alacağını merak etti. Belki de toplumun kadınları, erkeklerin gerçekte ne kadar önemli olduğunu görmeleri için bir fırsat olarak algılanmalanacaktı, tabi insan gariptir; ne an ne düşüneceği belirsizdir. Ya da belki bu, bir tür sosyal deneydi veya belirli bir politik mesajın bir parçasıydı. Ama her ne olursa olsun, bu beklenmedik durum, onun için olağanüstüydü.

 

Bir kafenin önünden geçerken, içeride oturan kadınların keyifli sohbetlerine kulak kabarttı. Kadınlar, bir araya gelmiş, güçlerini kutluyor ve yaşamlarını yönlendirmek için birbirlerine destek oluyorlardı. Belki de bu, kadınların toplum içindeki güçlerini yeniden keşfetmelerine bir fırsattı, ama erkeklerin yeri de her zaman ayrı değil miydi? Bir kadın dede, baba veya oğul hiç olabilir miydi?

 

Meydanın kalabalığı arasında dolaşırken, kadınların gücünün ve erkeklerin yokluğunun yarattığı dengesizliğe dair daha derin düşüncelere daldı. Toplumda kadın ve erkek arasındaki denge, aslında hayati öneme sahipti. Her iki cinsiyetin bir arada var olması, toplumun sağlıklı bir şekilde işlemesini sağlayan bir denge noktasıydı. Erkeklerin yokluğu, sadece sokaklarda değil, toplumun her alanında hissediliyordu. Bu durum, birçok insan için alışılmadık bir deneyimdi. Çünkü kadınlar ve erkekler, toplumun yapı taşlarıydı. Birbirlerinin tamamlayıcısı olan bu iki cinsiyet, bir arada var olduklarında, toplumun tamamını güçlendiriyordu. Ancak, bu denge, sadece fiziksel varlıkla ilgili değildi. Toplumun ilerlemesi, kadınların erkeklerle eşit haklara sahip olması ve her iki cinsiyetin de potansiyelini tam olarak ortaya koymasıyla mümkündü. Kadınlar, uzun yıllar boyunca toplumda ikincil bir rolde görülmüş olsalar da, aslında büyük bir güce ve potansiyele sahiptiler.

 

Erkeklerin yokluğuö bu gerçeği daha net bir şekilde ortaya koyuyordu. Belki de bu, toplumun kadınların potansiyelini tam olarak fark etmesi ve onlara hak ettikleri yeri vermesi için bir fırsattı. Çünkü toplumun her iki cinsiyete de eşit fırsatlar sunması, gerçek bir ilerlemenin anahtarıydı.Yolda yürürken, etrafındaki kadınların güçlü ve kararlı duruşlarına dikkat etti. Belki de bu, erkeklerin yokluğunun bir sonucuydu. Kadınlar, kendi güçlerini keşfetmişlerdi ve artık geri adım atmıyorlardı. Ancak, bu durumun sürdürülebilir olması için, kadınların yanı sıra erkeklerin de toplumda aktif bir şekilde yer almaları gerekiyordu.

 

Bir sonraki köşede, beklenmedik bir manzara ile karşılaştı. Kalabalık bir grup, erkeklerle dolu bir odaya doğru ilerliyordu. Bu, toplumun yeniden dengeye kavuştuğunu ve her iki cinsiyetin de birlikte var olmasının önemini gösteren güçlü bir metafor gibiydi. Çünkü gerçek ilerleme, kadınlar ve erkekler arasındaki dengenin sağlanmasıyla mümkündü.

 

Belki de bu, yeni bir başlangıcın habercisiydi. Kadınlar ve erkekler arasındaki denge, toplumun gücünü ve dayanıklılığını artırırken, her iki cinsiyetin de potansiyelini tam olarak ortaya koymasını sağlayacaktı. Ve o anda, umut dolu bir gülümsemeyle ileri adım attı, çünkü biliyordu ki, ancak birlikte hareket ederek gerçek bir değişim sağlanabilirdi.

(Visited 10 times, 1 visits today)