8 Mart sabahı uyandı. Güne her zamanki gibi başladı. Hazırlandı ve evden çıktı. Dışarıya çıktığında ilk başta tesadüf olduğunu düşündüğü bu durum gerçeği anlayınca onu korkuttu.
Dışarıda hiç erkek yoktu. Simitçi kadındı, otobüs şoförü kadın, taksiciler kadın, herkes kadın…
Arkasından biri sesleniyordu “Kızım nereye gidiyorsun?” Sesin geldiği yöne baktı. Annesi balkondan bağırıyordu. “Okula gidiyorum anne” diye cevap verdi. “Kızım bugün pazar. Okul yok.” dedi annesi. Bugünlerde çok dalgındı. “Offf olamaz. Neyse çıktım artık. Kahvaltı için simit alıp geleyim bari.” dedi. Hemen eve dönmek istememişti. Çünkü hiç erkek görmemiş olması kafasını karıştırmıştı. Bu durumu incelemeli ve bir cevap bulmalıydı. Simitçiye ulaştı. Gittiği simitçiye “Siz de farkettiniz mi? bugün hiç erkek yok çevrede. Mesela siz erkektiniz dün ama bugün bir kadınsınız.” dedi. Simitçi cansız bir manken gibi suratına bakıyor, hiç cevap vermiyordu. Sonra tüm dünyayı kadınlar kaplamış olmasına rağmen her şeyin eskisi gibi akıp gittiğini, hayatta hiçbir şeyin değişmediğini farketti. Bir anda kadınların da erkeklerin de her işi yapabileceğini, kadın ya da erkek olmamızın hayatta bir öneminin olmadığını farketti. Eve gitti. Annesi kapıyı açtı. Aman tanrım! O da neydi? Annesi babası kadar kocamandı. Sesi de aynı babasının sesiydi ama görünüşü annesiydi. İyice korkmuştu. Bir anda sıçradı ve aslında yatağında yattığını farkketti. Bu bir rüyaydı.