Dünyada herkesin doğruları farklı olabilir. Kimine göre en kutsal meslek doktorluktur, kimileri bilimin doğruluğuna inanmaz, bazıları dünyanın kare olduğunu savunur, bazıları ise kadın ve erkeğin eşit olmadığına inanırlar. Erkeklerin kadınlardan üstün varlıklar olduğuna, kadınların kırılgan, erkeklere muhtaç canlılar olduklarına inanırlar. Ama neden böyle düşündüklerini sorsak hepsinin cevabı aynıdır: Erkekler fiziksel olarak kadınlardan daha güçlüdür. Erkeklerin kadınlardan daha güçlü olduğunu söyleyip kadınları korumayı, onlara yardıma muhtaç gibi davranmayı kendilerine görev bilirler. Oysa kadının erkeğe ihtiyacı, balığın bisiklete olan ihtiyacı kadardır.
Kadınların kendilerini korumaları için bir erkeğe ihtiyaçları yoktur. Kadınlar arabalarının lastiklerini değiştirebilirler, kadınlar bozulan televizyonlarını onarabilirler, futbol oynayabilirler, tek başlarına seyahat edebilirler… Kadınlar erkeklerin tek başlarına yaptığı her şeyi tek başlarına yapabilirler. Kadınların bir şeyleri başarabilmek için erkeklere ihtiyaçları yok. Erkekler onların yanında durup yaptıkları işleri desteklemeliler.
Yaşadığımız dünyada kadınlar hep ikinci plana atılıyor. Her kadın “Sen kadınsın yapamazsın, sen güçlü değilsin, sen onu başaramazsın…” gibi cümlelere maruz kalıyor. Oysa kadınlar istediği her şeyi başarabilirler. Örneğin Amelia Earhart. Kendisi Atlantik’i uçarak geçen ilk kadın. Ya da ülkesini en zor zamanlarda dağılmaktan kurtaran Hindistan’ın ilk kadın başbakanı Indira Gandhi. Yaptığı çalışmalarla Türkiye’nin bilim tarihine çığır açan Semehat Geldiay. İlk kadın arkeolog, Jale İnan. İlk kadın başbakan, Tansu Çiller. İlk kadın futbol hakemi, Drahşan Arda… Bunlar gibi binlerce örnek verilebilir kadınların başardıkları hakkında.
Kadınların erkeklerden hiçbir farkı yoktur. Erkek ve kadın birbirini tamamlayan canlılardır, hiçbiri birbirinden üstün değildir. Dünyada bu baskıyı kırmak için çeşitli etkinlikler yapılıyor ama sorun aslında bizde bitiyor. Ne zaman kadınları “O ne anlar?” demek yerine okula göndermeye başlarsak, ne zaman kadınların önünde bir engel olarak durmak yerine yanında bir destek olarak durursak, ne zaman erkeğin kadın üstünde hiçbir söz hakkına sahip olmadığını anlarsak işte o zaman bu algıyı yıkabiliriz.
Kadınlar kırılgan değillerdir, en az erkekler kadar güçlü canlılardır. Buna verilebilecek en güzel örneklerden biri de Kristin Armstrong. Kendisi hastalığını yenerek olimpiyat rekorlarına imza atan başarılı ve güçlü bir kadın. Ya da cephelerde savaşan ve top taşıyan kadınlarımızın da erkeklerden hiçbir farkı yok.
Fay Weldon’un da dediği gibi “Balığın bisiklete ihtiyacı ne kadarsa kadının erkeğe ihtiyacı o kadardır.” Kadınların erkeklere ihtiyacı yoktur. İstedikleri her şeyi başardılar, başarıyorlar ve başaracaklar. Erkeklerin yapması gereken tek şey onların yanında durmak. İnanıyorum ki kadınların erkeklere ihtiyacı olmadığı bir gün herkes tarafından anlaşılacak.