“Kendini olduğundan az göstermek tevazu değil budalalıktır.” diyen Montaigne mi haklı yoksa “Bu dünyada herkes bir şey olmaya çalışırken sen “hiç” ol.” diyen Mevlana mı? İkisininde haklı olduğu durumlar elbetteki vardır. Olduğunun en iyisi olmak mı yoksa herkes bir şey olmaya çalışırken bir “hiç” olmak mı daha mantıklı? Elbette basit bir soru değil çünkü ikisininde haklı olduğu ve haksız olduğu durumlar var.
Bana göre bu konuda tamamen haklı diyebileceğim birisi yok. Montaigne’in dediği laflar her ne kadar haklı gibi görünsede bir yerde hatası var. İnsanlara sınır noktalarını göstermek, en iyi olduğunuz versiyonunuzu sunmak her zaman en iyi seçenek değildir. Sizden daha güçlü olanlar bunu avantaja dönüştürebilir veya insanlarda gereksiz bi ego yaratabilirsiniz. En iyisi olun ama son sınırınız neyse biraz daha aşağısında olun derdim ben. Fakat bunu doğru şekilde kullanırsak, sınırlarımızın farkında olursak bu kesinlikle içinde bulunduğumuz toplumda büyük bir fark yaratacaktır.
Mevlana’yı haklı bulmama sebeplerimden birisi ve belkide en önemlisi ise bir “hiç” olmanın kimseye bir faydası olmayacağını düşünmemdir. Hiç olmak insanların saygı duyduğu bir şey değildir. Genelde tercih edilmez, bence edilmemelidirde. Bu dünyada herkes, Mevlana’nında dediği gibi, bir şey olmaya çalışır. Bizde bir şeyler yapmaya çalışmak, elimizden geldiğince çabalamalıyız. İnsanlara üst sınır noktalarımızı belli etmenin her durumda faydalı olmadığı gibi aynı zamanda hiçbir şeyimizi ortaya koymamak da iyi bir seçenek değildir. Bu dünyada saygın bir yer edinmek istiyorsak biraz hırs yapmalı, çabalamalı ve bir şeyleri yapabildiğimizi kanıtlamalıyız.
Anlayacağınız gibi, her iki durumdada hırsın dozu çok önemlidir. Fazla hırs yapıp her şeyimizi ortaya koyarsak günün sonunda kaybeden olma şansımız yüksektir. Fakat hiç hırs yapmayıp bir şeyler başarmayı denemezsek, insanlara kapasitemizden bir şeyler göstermezsek asla başarılı olamayız. Mesela herkese neler yapabildiğini gösteren bir kişinin zayıf noktaları belli olur ve insanlar bunu kendi lehlerine kullanmak için ellerinden geleni yaparlar. Ya da hiç kendi potansiyelini göstermeyen birisi insanların gözünde asla saygın birisi gibi duramaz.
Yani anlayacağınız gibi, ben dozunda olduğu sürece hırsın, çabanın, potansiyelimizi ortaya koymanın her zaman işe yarayabileceğini düşünüyorum. Bu yüzden ne Montaigne’e ne de Mevlana’ya tam anlamıyla katılmıyorum. Fakat ikisi arasında kimin daha haklı olduğu konusunda bir seçim yapsaydım o zaman Montaigne’i seçerdim.