Bir cumartesi sabahı Mert kahvaltısını daha yeni bitirmiş dışarıda dolaşıyordu. Dolaşırken yaşlı bir teyzeyi yolda karşıdan karşıya geçmeye çalışırken gördü ve ona yardım etmek için teyzenin yanına koştu. Teyzenin yanına varınca ona karşıdan karşıya geçmesi için yardım etti. Ardından yoluna devam etti. Yürürken bir binanın çatısında düşmemek için sımsıkı tutunan bir adam gördü. Mert hemen o adamı kurtarmak için çatıya açılan borudan tırmanarak çatıya çıktı. Adama elini uzatıp adamın elini sımsıkı tutup onu eve açılan kapıdan indirip aynı borudan aşağı geri indi. Mert yoluna devam ederken elinde sopa ile bir kediye vurmaya çalışan bir adam gördü. Adamın elindeki sopayı alarak kediyi kurtardı ve polisi çağırarak adamı tutuklattı.
Mert’in bu kahramanlıklarını gören mahalleliler Mert’e bir lakap bulmaya karar verdiler. Kimisi “Süper Mert” dedi. Kimisi “Kahraman Mert” dedi. Kimi “Cesur Mert” dedi ve kimisi de “Hızlı Mert” dedi. Ama yaşlı bir adam şöyle bir lakap buldu ve tüm mahalleli buna bayıldı: “Mert Man”. Mert mahalleliye bu slogan için teşekkür edip şu konuşmayı yaptı: “Hepinize teşekkür ederim. Anladım ki cesur olursam benim başaramayacağım şey yoktur.”