E=MC2 formülü ile zihinlerimize kazınan, fizik alanındaki icatları ile tarihteki önemli bilim adamları arasında başlarda yer alan Albert Einstein, küçükken o kadar da zeki değildi. Hatta Einstein çocukluğunda çok zor konuşmuştu. Konuşmaya başladığında da çok yavaş konuşuyordu.
9 yaşına gelene kadar da bu böyle sürdü. Ailesi onun geri zekalı olduğunu düşünüyordu. Einstein okulda en iyisi değildi ama çok zekiydi. Zeki olmasına rağmen okuldan atılmış ve hatta öğretmenleri tarafından ”yetersiz” damgası yemiştir. On beş yaşına gelmeden önce diferansiyel ve integral hesabına hakim olan Einstein, ilkokulda, sınıfın birincisi ve matematikte okul ortalamasının çok üstündeydi. Einstein matematik ve fiziği öğrenmek ve öğretmek istiyordu. Felsefik ve sözel dersler ilgisini çekmiyordu. 17 yaşındayken Zürih’teki İsviçre Federal Politeknik giriş sınavlarına girdi. Giriş sınavında matematik ve bilim bölümünü geçti. Fakat tarih, yabancı dil ve coğrafyadan kaldı. Buna rağmen her engele göğüs gererek dünyadaki en başarılı bilim insanlarından birisi oldu. Ailesi onu küçükken bir bilim adamı olma hayalini biliyordu fakat bunun mümkün olmayacağını söylemişti.
Einstein insanlıkta büyük değişiklik yaratıp, ”Uzak ve imkansız görünen bir şey, bir anda yakın ve mümkün olabilir.” yargısına en güzel örnektir.