En Büyük Yadigarımız

“Dil yaşayan bir varlıktır.” derler, aslında öyledir de. Peki dil ölebilir mi? Şu an içinizden “Dil bu nasıl ölür ki…” diyebilirsiniz ancak ölür.
Nasıl mı? Tabi yanlış kullanım sonucu. Çoğu insan bilmeyerek veya başka nedenlerden ötürü dili hiç düşünmeden kullanıyor. Bunu en çok yapan kesim de ne yazık ki gençlik, gelecekte düzgün bir dilimizin olamayacağının düşüncesi bile oldukça korkunç. Elbette bu sadece onların suçu değil, yeni gelişen teknoloji, gelişmiş ülkelerin hepsinin dili İngilizce hatta İngilizce artık dünyanın dili… Bu yüzden İngilizceyi bilmek zorundayız ancak bu dili kullanarak dilimizi mahvetmek; işte bu yaptığımız en büyük hatadır. Örneğin iki dili -İngilizce ve Türkçe- birlikte kullanmak iki dili de mahvetmenin en güzel yoludur.

“Plaza dili” bunun en büyük örneğidir. Mesela “Bi’ toplantı set edelim canım” demek yerine ” Bir toplantı ayarlayalım” demek çok da zor olmasa gerek. Gerçi o insanları da anlamak lazım, patronlarına “Ben İngilizce biliyorum ” demeleri gerekir değil mi? Kendilerini kanıtlamalı, mükemmel(!) İngilizceleriyle en yüksek mertebeye ulaşmalılar. Dilimize yabancı dillerden girip yer eden sözcükler olamaz demiyorum sadece bunları en azından doğru kullanalım çünkü bütün zamanlarda mutlaka diller arası sözcük alışverişi oldu ve olmaya da devam ediyor. Mesela İngilizcedeki “sweatshirt” kelimesinin “svit” olarak söylenmesi açıkçası beni üzen bir durum.

Ayrıca o canım kızlarımız da böyle paçalarından özentilik akarak yarı Türkçe yarı İngilizce konuşup sonuna bir de “yağğ” eklemeleri de müthiş özelliklerinden bir başkasıdır. Örnek vermek gerekirse “Hadi, selfie çekilelim, Instaya atarız, bir sürü like gelir yaağğ.” derler -köpek filtresi ve başlarında çiçek tacı olan filtre favorileri-… Tabii her yeni şey gibi teknoloji de geliştikçe kendine bir dil oluşturdu ve ne yazık ki bu dil İngilizce… Örneğin yeni bir akım oluştuğunda bu akım İngilizce olarak dünyaya yayılıyor ve biz bunu Türkçeleştirerek kullanınca pek de güzel bir şey ortaya çıkmıyor ve de bizim gibi üşengeç olunca insanlar kelimeleri kısaltmaya çalışıyorlar ve “slm cnm nbr” gibi şeyler ortaya çıkıyor hatta gençler bunu artık konuşurken bile yapıyor. Bunları önlemenin bir sürü yolu var aslında. Misal, TDK gibi devlet kurumları bu akımları takip ederek bunların ülkemize gelmeden Türkçe karşılıkları bulunabilir, Türkçe’nin doğru kullanımı ile ilgili halka yönelik seminerler yapılabilir ya da okullarda Türkçe kullanım dersi gibi derslerin olması ve önemini herkese kavratılması oldukça yararlı olabilir.

Kısaca anlatmak istediğim dilimiz bizim sahip olduğumuz en değerli ögelerden biridir. Dilimizi bu kadar hor görüp kullanmak, bu kadar hata yapmak da büyük bir yanlıştır. Dilimiz bizim neredeyse bağımsızlığımızdır ve bu yüzden de ona sahip çıkmalı, en ileriye götürmeliyiz.

(Visited 106 times, 1 visits today)