İnsanoğlu bir çok şeydir sevinç doludur, meraklıdır, adaletlidir, haindir, katildir ancak en temelde bencildir, acımasızdır ve kıskançtır. Kimileri büyük şeyler başaranları tebrik ederken içlerinde onları yiyip bitiren bir kıskançlık vardır kimileriyse bu kıskançlığı direkt olarak karşıdakinin suratına kırıcı ifadelerle iletir. Çoğu kişi içinde var olan bu karamsarlığı yok saymaya çalışır ancak ben buna karşıyım aynı birinin kendini olduğundan az göstermesine karşı olduğu gibi. Çünkü ancak biz kendimizi küçük gösterirsek insanlar bizi ezmeye çalışır, aşağılar ve hor görür. Şimdi kendinize mütevazı olmanın, alçak gönüllü olmanın neresi suç diye sorabilirsiniz ben cevabını size vereyim: suç değil ta ki canınızla bile güveneceğiniz kişiler sizi bu sebepten dolayı ezmeye çalışıncaya dek. İşte o zaman tüm bu zaman aslında alçak gönüllü olarak iyilik yaptığınızı zannederken aslında kendinize en büyük kötülüğü yaptığınızı anlayacaksınız. Yanlış anlamayın ben herkese patronluk taslayın, insanları küçük kendinizi büyük görün demiyorum. Ben eğer büyük bir şey başardıysanız ‘ya aslında benim yaptığımda ne var’ diyerek kenara çekilmeyin diyorum onun aksine göğsünüzü gururla şişirin ve ‘evet ben yaptım, ben başardım’ deyin diyorum.
Ben ne zaman bir başarımı küçülttüysem işte o zaman etrafımdakilerde benim yaptıklarımı önemsememeye normalleştirmeye başladı. Flütte eniştemin en sevdiği parçayı doğum gününde çaldım bir teşekkür bile etmedi oysa ben ilk flüt çalmaya başladığımda hayranlıkla dinler, hatalarıma takılmazlardı. Şimdi ise o çok sevdiği ‘Uzun İnce Bir Yoldayım’ türküsünü çaldığımda sadece hatalarımı yüzüme vuruyor ve benim yeteneğimi küçük görüyorlar. Eskiden çalmaya bayıldığım parmağıma kramp girse bile yine de çaldığım flütü artık bırakın çalmaya görmeye bile hevesim kalmadı. Bu sebepten dolayı bir daha asla bir şeyi başardığım zaman alçak gönüllü olmamaya beni küçük görmeye çalışan biri olduğundaysa değerimin farkında olarak sözlerine karşı çıkmaya karar kılmıştım. Bu tabiki hatalarımı görmezden geldiğim anlamına veya eleştiriye açık olmadığım anlamına gelmiyor çünkü sonuçta hiç kimse eleştirilmeden hatalarını bulup düzeltemez. Eleştiri demişken şunuda eklemek isterim eleştir yaparken karşınızdaki insanı kırmamaktır önemli olan. Bir eseri eleştirirken de aynı şey geçerlidir o eseri ve eseri yapanı aşağılamak kimseye bir şey katmaz aksine yapıcı eleştiri yapılırsa hem eleştiriyi alan hem de eleştirene bir katkısı dokunur sarf edilen kelimelerin.
Sonuç olarak asıl konuya dönmek gerekirse Montaigne’nin “Kendini olduğundan az göstermek tevazu değil budalalıktır.” sözüne katılıyorum. Baştada dediğim gibi insanoğlunun en temel hali acımasızdır, kıskançtır ve kendini beğenmiştir bu sebepten dolayı ne olursa olsun kimsenin kendini olduğundan az göstermemesi ve övünülcek bir şey başardıysa bu işle abartmadan ve insanları küçük görmeden övünmesi gerektiğine inanıyorum.
https://www.aktiffelsefe.org/alcakgonulluluk/
http://www.benoyum.com/2015/08/19/denemeler-montaigne/
https://www.bbcearth.com/news/are-we-born-good-or-evil-naughty-or-nice
https://simple.wikipedia.org/wiki/Theory_of_Evil_Human_Nature