”Huh, bu ışıkta ne? ve sırtım neden karıncalanmış gibi??” diyerekten ayağa kalkmaya çalıştı Emiya. Ayağa kalktığında başına bir ağrı girdi ve etrafın yapısını anlamaya çalıştı. İşte o sırada suyun üstünde bir uçağın enkazı gözüne çarptı ve birden olanları hatırlamaya başladı.
Bir sonbahar sabahıydı ve evden çıkmak için hazırlanıyordu. Tam telefonuna uzandığı sırada gizli numaradan bir çağrı aldı. İlk önce açmadı ve arayan kişi pes edene kadar bekledi, ama arayan kişi asla pes etmedi ve en sonunda Emiya açmak zorunda kaldı. Bir kadın sesiyle karşılaşınca şaşırdı ve kadın şunları dedi.
???: Eğer ıssız bir adaya düşseydin… yanına alacağın üç şey ne olurdu?
Emiya: kim soruyor?
???: Tekrarlıyorum. Eğer ıssız bir adaya düşseydin yanına alacağın üç şey ne olurdu
Emiya cevap vermeyip aramayı kapattı ve böyle bir olay hiç yaşanmamış gibi davrandı. Günün ilerleyen saatlerinde Emiya havalimanında uçağın kalkış saatinin gelmesini bekliyordu. Uçak tam olarak saat 20:25’te kalkacaktı. O sırada Emiya çantasından yeni aldığı bir kitabı çıkardı ve okumaya başladı ki yanına bir kadın oturdu ve ”Sizdemi tatile gidiyorsunuz?” diye sordu. Emiya şaşırdı ve ”Evet” diye cevapladı. Kadın, Emiyanın elindekinin çok güzel bir kitap olduğunu ve halen yapabiliyorken mutlaka bitirmesi gerektiğini söyledi. Emiya cevapsız kaldı ve kadında yanından kalktı ve uzaklaştı. Emiya bugün çok değişik geçiyor diye içinden söylendiği sırada saate baktı ve saat çoktan 20:15 olmuştu bile. Emiya ”Nasıl olur?!” diye sessizce konuştu. Şaşkınlığını gizlemekte zorlanıyordu çünkü kadın gelmeden saat tam olarak 19:00’u gösteriyordu ve kısa konuşmaları sırasında aradan 1 saat 15 dakikanın geçmesi çok mantıksızdı. Her şeyi bir yana bırakıp uçağa bindi, yerini buldu ve koltuğa oturdu. İlk önce etrafı kolaçan etti ve kitabı çıkarıp okumaya devam etti. Fakat fark etmediği bir detay gözünden kaçmıştı, o kadın arkasındaki koltukta oturuyordu ve kitabı okumakla meşgul olan Emiya’ya şöyle bir soru sordu. ”Bu uçak ıssız bir adaya düşerse yanıma alacağım 3 şeyin ne olduğunu bilmek istiyor musun?” Emiya korkmuştu. Çünkü aynı soruyu sabahki telefon konuşmasında da duymuştu. Kitabı bir yana bıraktı ve kulaklığını takıp müzik dinlemeye başladı ve kadına kendisini rahatsız etmemesini söyledi. Ondan sonra uzun bir uykuya daldı. Uyandığında uçak türbülansa girmişti ve her yerde alarmlar çalıyordu. Hemen olayın farkına vardı ve öndeki koltuğu destek kullanarak siper aldı. Bu zamandan sonraki anıları karman çormandı ve hiçbir şeyi tam olarak hatırlayamıyordu. Aklındaki tek şey o gizemli kadının onu şuan ki bulunduğu adaya kadar taşımış olduğu ve ortadan kaybolduğuydu.
Olan tüm herşeyi hatırladıktan sonra etrafını araştırdı ve kumda kalmış bir not buldu. Notta yazan tek şey ”Demiştim sana :)” idi. Emiya pişmanlık içinde kafasını tuttu ve ”Keşke başıma bunların geleceğini bilseydim de ”Issız bir adaya düştüğümde yanına alacağın üç şey ne olurdu? ” diye sorulduğunda uzun uzun düşünüp o kadına cevap verebilirdim!” dedi.