Başarılı olmak için zeka seviyesi ne olursa olsun her insanın mutlaka emek sarf etmesi gerekir. Başarıya ulaşmak istediğimiz konularda zeka bazen bizim için bir dezavantaj bile olabilir hatta. Çünkü zekasına güvenen insanlar çoğu zaman “Nasıl olsa hallederim.” düşüncesiyle çalışmaktan kaçınırlar. Çocuklarda bu tarz bir davranışın gelişmemesi için çocuk gelişimciler çocuğun zekası yerine davranışının övülmesini önermektedir. Yani çocuğun başarıya ulaşmada sarf ettiği gayret, bir emek içerdiği için takdir gerektirir. Ancak zekanın takdir edilmesi “Çok akıllısın”, “Çok zekisin” gibi sözler sarf edilmesi çocukta çalışmaya gerek duymayacak, boş bir özgüven ortaya çıkarır. Nitekim yüksek IQ’lara sahip olmamasına rağmen çok çalışan insanların, kapasitesine güvenip hiç emek sarf etmeyen insanlardan daha başarılı olduğu görülmüştür. Zeka bize Tanrı tarafından verilmiş bir hediye olabilir ancak onu çalışmayla taçlandırmak gerekir. “Bilginin efendisi olmak için çalışmanın uşağı olmak şarttır” demiştir Balzac. Hiçbir bilgi sadece zeka yoluyla, çaba göstermeden elde edilemez ve bilgisiz başarıya ulaşmak mümkün değildir.
Başarıya ulaşmak için önemli bir kriter olan çalışma davranışı aynı zamanda zekayı da geliştirir. Çünkü insan, deneyimlediği şeylerden öğrenir. Dolayısıyla araştırmak, öğrenmek, yenilmek, zekayı geliştiren unsurlardır. Her başarısızlık aslında başarı yolunda atılmış bir adımdır. Başarısızlıktan yılmamak, yenilgiyi kabul etmemek ve daha iyisini yapabilmek için yine yeniden çalışmak insanı başarıya taşıyan en önemli faktördür. Çalışmayan zeki insanların da zekaları bir süre sonra yetersiz kalacak, çalışmak mecburi hale gelecektir. Örneğin çok zeki olmayan ancak çok çalışan bir öğrenci istediği başarıyı elde ederken, zeki bir öğrenci çalışmadığı için sınıfta kalabilir. Çalışırken motivasyon da önemli bir faktördür. Kendinizi sevmediğiniz bir işi yapmaya zorlarsanız, ne kadar çalışırsanız çalışın başarılı olmanız fazlasıyla zor olacaktır. Bütün iyi icatlar (örneğin uzaktan kumanda) daha az enerji sarf etmek isteyen zeki insanlar tarafından yapılmıştır. Ancak bu insanlar ne kadar zeki olsalar da icat ettikleri, düşündükleri bu cihazları gerçeğe dönüştürmek için yine de çalışmak zorunda kalmışlardır. Ne kadar yetenekli bir yazar olsanız da sizden önce yazılmış kitapları okumadan bir roman oluşturamazsınız. Örneğin mükemmel bir eser olan Mona Lisa, Leonardo DaVinci’nin yıllar süren çalışmalarının ve yaptığı onlarca resmin sonucunda ortaya çıkmıştır. Bunun gibi Albert Einstein’ın zekası su götürmez bir gerçektir. Ancak İzafiyet Teorisi kayda değer bir çabanın sonucunda ortaya çıkmıştır. Eğer Einstein sadece oturup düşünseydi ve hiçbir şey yapmasaydı belki de bugün İzafiyet Teorisi’nden bahsedemeyecektik.
Elbette zekanın başarı için tek başına yeterli olmaması gibi, çalışmak da çoğu zaman tek başına yeterli değildir. Başarılı olabilmek için doğuştan gelen bir yetenek olan zekaya da ihtiyaç vardır. Hedeflerimize ulaşabilmek için sadece bu iki kriter de yeterli olmayabilir. Hem zeki hem de çalışkan olan insanların yanlış yöntemlerle, plansız ve düzensiz çalışması da onlar için bir engel teşkil eder.
Sonuç olarak başarılı olmak ne tek başına zekanın ne çalışmanın ne zamanlamanın ne de planlamanın ürünüdür. Başarı bütün bu saydıklarımı içeren karışık bir yapıdır.