Elon Musk ve eğitim sistemi

Hayata gözlerimizi açtığımız andan itibaren bir öğrenme süreci ile karşı karşıya kalıyoruz. İlk kelimelerimizi, ilk adımlarımızı, ilk tepkilerimizi hep öğrenerek gerçekleştiriyoruz. Peki, hepimiz aynı şekilde mi öğreniyoruz?

Öğrenmek ve öğretmek uzun ve meşakkatli bir yoldur. Hem öğrenenin hem de öğretenin bu yolda emin ve uzun adımlarla yürümesi gerekir. Her hastaya aynı ilaç iyi gelmediği, tedavi etmediği gibi her öğrenme ve öğretme stili de her çocuk için uygun olmayabilir. Çoğu zaman sıkıcı matematik işlemlerinin içinde kaybolup gider, aritmetik işlemleri yaparken kendimizi tatilde daldan elma toplarken bulabiliriz. Ne olur sanki şu matematik biraz daha eğlenceli olsa da hayatımızın her daim içinde olan bu bilim hepimiz tarafından sevilip sarmalansa. Toplama işlemini manavda, trigonometriyi inşaatta, biyolojiyi deneysel laboratuarlarda, kendi dilimizin kurallarını günlük hayata uygulayarak öğrensek, kulağa nasıl hoş geliyor değil mi?

Mevcut eğitim sisteminde öğrenciler adeta bir prototip gibi aynı dersleri almak zorundalar. Eksikliklerimiz yada fazlalıklarımız göz önünde bulundurulmadan hepimiz aynı tür eğitime tabi tutulmaktayız. Beni en çok etkileyen filmlerden biri olan Aamir Khan’ın yönetip oynadığı ‘Her Çocuk Özeldir’  filmi; okulda dersleri kötü olan, arkadaşlık ilişkilerinde sorun yaşayan ve etrafı tarafından sürekli dışlanan bir çocuğun , öğretmeni tarafından keşfedilip, büyük başarılara imza atmasını anlatmaktadır. İçinde bulunduğumuz eğitim sistemi, maalesef hepimizi kalıplara sokmaya çalışmaktadır. Zaman zaman bu kalıplar bizlere dar ya da bol gelmektedir. Klişeleşmiş dersler içinde zaman zaman hepimizin boğulduğu olmuştur. Kafamızı kaldırıp derin bir nefes alma ihtiyacını hepimiz hissetmişizdir. Şimdi, durup düşündüğümüzde,  öğrencileri başarısız diye etiketlemek yerine, öğrenmede yaşanan zorlukların altında yatan temellerin neler olduğunu araştırdığımızda her bir çocuğun farklı olduğu ve farklı stillerde öğrendiği karşımıza çıkmaktadır.

İşte tam bu noktada Elon Musk eğitim sistemini eleştirmek yerine, işe koyularak   California’daki Space X merkezine ultra özel bir eğitim bölgesi açtı. Son dört yıldır eğitim veren ve kesinlikle kar amacı gütmeyen ‘Ad Astra’ isimli deneysel okul, Elon Musk’ın 5 oğlunu, bazı Space X çalışanlarının çocuklarını ve Los Angeles’tan birçok yetenekli öğrenciyi eğitiyor. Peki, sizce bu okulu diğer okullardan farklı kılan nedir? Bu okulda eğitim tam da bizim hayallerimizi süsleyen bir şekilde öğrencinin keyif alacağı şekilde veriliyor. Öğrenciler eğer isterse sevmedikleri dersi bırakıp, yerine sevdikleri, ilgi duydukları dersi seçebiliyor. Tabi herkes bu sistemden faydalanamamaktadır. Sadece 50 öğrenci ile sınırlandırılmıştır. Umarım Elon Musk’ın öncülüğünü yapmış olduğu bu model tüm dünyada yayılarak ülkemizde de yerini alır. Böyle bir eğitim sistemi modelinde her öğrencinin gerçekten ilgi duyduğu alanda yönlendirilmesi sonucu hem başarının hem de eğitim kalitemizin artacağı kanaatindeyim.

Matematikle hiçbir zaman yıldızı barışamayacak bir öğrenciyi, matematikte iyi olsun diye gereksiz yere zaman harcanması hep bizi başladığımız noktaya getirecektir. Bu demek değildir ki; hiç matematik öğretilmesin. Elbette ki temel noktaların öğretilmesi gerekir ama çok detaylandırdığımız da, bu detaylarda kaybolmak kaçınılmazdır. Matematiğe ayrılan zaman yerine, gerçekten ilgi duyulan  başka bir alana yoğunlaşılsa daha etkin sonuçların ortaya çıkabileceğini düşünmekteyim

Birçok başarıya imza atabilecek öğrencinin bu tekdüze eğitim sisteminde kayan bir yıldız gibi kaybolup gittiği inancındayım. Her çocuk özeldir. Sadece ona dokunmaya bilelim.

 

(Visited 120 times, 1 visits today)