Ellerimizden Kayıp Düşen Dünya

Dünya, insanların doğum yeri. 4.5 milyar yıldır varolan bu erimiş metal çekirdekli ‘çamur’ gezegeni bize 6 milyon yıldır ev sahipliği yapmakta. Bahsettiğimiz süre zarfı boyunca birçok önemli gelişme oldu örneğin dinazor gibi yırtıcı ve iri canlıların meteor taşı çarpması sonucu ve buna bağlı değişen ortam koşullarından dolayı ölmeleri ya da daha yakın geleceği düşünürsek Sanayi Devrimi gibi büyük bir kalkınmanın yaşınmış olması. Yakın gelecekte ise insanlar keşfettikleri diğer gezegenlere insan hayatını entegre ediyor olacak. Bu düşünce uzun yıllardır tartışılan ve yarışılan bir konu olsa da atladığımız bir nokta var; Geride bıraktığımız Dünya’ya ne olacak?

İnsanlar kompleks varlıklardır ve genellikle sonuç odaklı olarak yaşarlar. Örnek vermek gerekirse bir sporcuyu ele alalım. Olimpiyat madalyası kazan bir sporcunun hazırlık sürecini bizler hiç göz önünde bulundurmayız ya da o madalyayı alana kadar kaybettiği maçları. İşte tam burada olduğu gibi şimdi de insanlar sadece sonuca odaklanmış durumdalar. Sonucumuz ise kaynakları tükenmemiş, iklim krizi gibi sorunların görülmediği ve sadece burjuvazi kısmının bir arada yaşadığı bir gezegene ‘ev’ demek. Hedefimiz apaçık ortadayken bizleri geri çeken bir çapa vardır; elimizdeki tek evi yok etmemiz.

Şu an bütün dünyanın konuştuğu ve ortak bir çözüm aradığı iklim krizi bizlerin sonu olacaktır. Etkilerini yeni yeni hissetmeye başlamış olsak da bu değişiklik hepimizin gündelik hayatını etkilemektedir. Örneğin ekim ayının sonlarında olmamıza karşın yaşadığımız bölgede düzensiz bir yağış rejiminin getirdiği kuraklık, hava sıcaklıklarının normalin üstünde seyretmesi ve daha birçoğu. 8 milyar insan tek bir birey gibi davranmadığı sürece aşamayacağımız bazı engeller vardır. Bunlardan biri CO2’nin kısır döngüsüdür. En basitinden sabah okula giderken kullandığınız araç yaktığı petrol sonucu açığa CO2 salmaktadır. Bildiğiniz üzere bir sera gazı olan CO2 dünyanın atmosferinde arttıkça dünyanın sıcaklığı da artmaktadır bu da kısaca iklim değişikliğine sebep olmaktadır. Sizleri acı haberi vermek istemezdim ancak biz şu an ne yaparsak yapalım kutuplardaki buzulların erimesini önleyemeyeceğiz. Ancak durumların daha beter olmasını engellemek hala bizim elimizde.

Bazı kısımlar ise şu düşünceyi savunmaktadır; Uzaya gidip orada kalabilmemiz şu an ve önümüzdeki bir süre boyunca belki olacak belki de hiç mümkün olmayacak. Böyle büyük bir kumarın içinde dünyanın arada kayması ise bizlerin aleyhine işleyecek bir durumdur. Dünya’da yaşan 8 milyar insanın hepsinin dünyayı terk edemeyeceğini de işin içine katarsak elimizdeki eksileri artıya çevirmenin tam zamanı olabilir.

Bahsi geçen olayları özetleyecek olursam, yuvamızı ne pahasına olursa korumalı ve onarmaya çalışmalıyız. Ne çok pesimistik ne de çok optimistik olarak yaklaşırsak olaylara ancak o zaman realist bir düşünce tarzına sahip olabilir ve doğru adımları atabiliriz.

(Visited 13 times, 1 visits today)