Elleri Ellerime

 

22.11.2018

Her şey yine aynı sıradanlığındaydı… Herkes yine aynı telaştaydı, Güneş yine doğudan doğmuştu, köşedeki bakkal yine dükkanı erken açmıştı, çiçekçi abla yine aynı köşede bekliyordu, kuşlar yine erken mesaiye başlamıştı… Bu yoğun güne ayak uydurmak için ben de yataktan kalktım ve hazırlanmaya başladım. Taradığım saçlarımı omzuma bıraktım ve ne kadar güzel göründüğümü görünce gülümsedim kendime. Aynada kendime cilve yapmayı bitirdikten sonra akşamdan kalma simitle zeytinleri ayaküstü ağzıma atarak evden dışarı attım kendimi. Tek koluma geçirdiğim çiçekli ceketimi giymeye çalışırken her sabahki gibi gözüm apartman girişindeki çiçeklere ilişti ve içimden çiçeklerle pişti oldum dedim ve tekrar gülümsedim. Sokağın başından kalkan otobüse yetişmem için çok vaktim yoktu. Bomboş sokakta koşabildiğime koştum, kuşlar da bana eşlik etti. Hızımı alamadığımdan durakta bekleyen birine çarpmamla ikimiz de yere kapaklandık. Yüzümün alev alev yandığını hissedebiliyordum, çok utanmıştım. Bu rezilliğin karşısında özür dilemekten başka bir şey yapamadım, o sustukça daha fazla özür dilemeye başlamıştım sanki. Bir eliyle kolumu tuttu ve ” Hiç sorun değil, sen iyi misin?” diye sordu, ikimizde yerdeyken bir anda ayağa kalkıp “Ben iyiyim asıl sen nasılsın çok fena çarptım.” dedim. O da ayağa kalkarken içten küçük bir kahkahayla ” Haklısın baya feci çarptın ama bir şeyim yok.” dedi. Koyu kahve gözleri ve dalgalı güzel saçları vardı. Tekrar utanarak özür dilerken otobüs durağa gelmişti. İkimizde otobüse bindik ve yan yana yola devam ettik.

03.01.2019

Sabah yine erken kalkmış camın önüne tünemiştim erkenci kuşlar gibi. Kendime bir çay yapmış karın boş sokağı bir örtü gibi örtmesini izliyordum. Güneş baş gösterdiğinde üzerime montumu, ayağıma botumu giyer giymez attım sokağa kendimi. Botumun karın üzerinde çıkardığı hışırtı seslerinden başka hiçbir şey duyulmuyordu, kar durunca her yer daha sessiz oldu. Gelinlik giymiş ağaçların arasından süzülen güneş günaydın diyordu. Arkamdan gelen ayak sesleriyle geriye dönmemle göz göze gelmemiz bir oldu. Bu koyu kahve gözler ve uzun dalgalı saçları hemen hatırlamıştım, birkaç ay önce çarpıp rezil olduğum çocuktu. ” Günaydın.” dedi yarım ağzıyla gülümserken, bende istemsizce gülümseyerek cevap verdim. Şimdiye kadar gördüğüm en güzel gülüşe sahipti. ” Karı görünce duramadım çıktım” dedi samimi ve kocaman bir gülüşle, “İzin verirsen birlikte yürüyebilir miyiz?.” demesinin üzerine” Tabii olur.” dedim hemen, ” Bu arada ben Cem.”, ” Hande.” . Kaç saat yürüdük bilmem ama öğlen olmuştu sanırım. Bana Düzce’deki yazlıklarından tutup köpeğinin diş çıkarmasına kadar her şeyi anlatmıştı, uzun zamandır bu kadar güldüğümü hatırlamıyordum.

19.04.2019

Yine camın önüne tünemiş bilgisayar kucağımda ödev yapıyordum. Arada bir sokağa bakıp dalıyordum, her daldığımda da Cem aklıma geliyordu. Ondan üç aydır haber alamamıştım, ne bir arama ne bir mesaj. Benim ona karşı hissettiklerim karşılıklı değildi galiba diye düşünmüştüm. Ne zaman dalıp gitsem onu düşünüyordum, o aklıma geldikçe de yüzüm kızarıyor, aptalca sırıtıyordum.

09.06.2019

Arkadaşlarımla en sevdiğimiz grup olan Duman’ın konserine gitmek için evden çıktım. Aşağı indiğimde Aslı, Cansu, Emre ve Baran’ın apartmanın önünde durmuş arabanın içinde beni bekliyorlardı. Aslı kafasını camdan çıkartıp ” Hadi acele et kızım, geç kalıyoruz.” dedi kocaman bir gülümsemeyle. Heyecanlı bir şekilde küçük aptalca bir dans sergiledim arabaya giderken. Hepsinin kahkaha sesleri geliyordu arabadan, umarım komşular rahatsız olmamıştır diye geçirdim içimden. Yol çok uzun olmasa da trafik vardı ama sonunda konser alanına varmıştık. Zamanlama müthişti, içeri girdiğimiz anda Duman daha yeni sahneye çıkıyordu. İlk şarkı Öyle Dertli idi, sözleri ezbere bilen ben hemen kendimi durduramadan şarkıyı söylemeye başladım ve bir andan da daha önlere ilerleyen arkadaşlarımı takip ediyordum. Birkaç şarkı sonra güneş batmaya başlamış tepede muhteşem bir görsel şölen bırakmıştı bize, günbatımının ışığı konsere ayrı bir hava katıyordu. Hareketli şarkılar da yerini daha yavaş romantik şarkılara bırakmıştı. Elleri ellerime şarkısı çalmaya başlamıştı. Müziğin ahengine kendimi bırakmışken bir çift gözü üzerimde hissetmemle etrafıma bakındım, sağıma dönmemle göz göze gelmemiz bir oldu. Zaten artmış olan kalp atışlarım giderek hızlanmıştı, suratıma hücum eden kanın sıcaklığını hissedebiliyordum. Bu hareketli kalabalığın arasında birbirimize kitlenmiştik. Bu uzun soluklu bakışmayı bölen onun öne doğru küçük bir hareketiydi sonrasında vücudum benden bağımsız olarak ona doğru hızlı adımlarla ilerlemeye başladı, kalbim ise attığım adımlardan daha hızlı atıyordu. Sımsıkı bağladığım saçlarım çözülmüştü benim ise umurumda değildi tek istediğim daha hızlı koşmaktı. Ortada buluştuğumuzda birbirimizi sıkı sıkı kavramıştık, nefesimiz birbirine karışmış, kalp atışlarımız ise müzikten daha gürültülüydü. Ne diyeceğimi bilmiyordum, mantığım tamamen devre dışı kalmıştı. Uzun uzun gözlerinin içine baktıktan sonra tek yaptığım onu öpmek oldu. Bunu yaptığıma inanamıyordum. Ne saçmaydı diye düşündüm içimden sadece birkaç defa gördüğüm kişiyle nasıl böyle derinden bağ kurabilmiştim. Ama galiba aramızdakini gerçek kılan şey anlamsız olmasıydı.

 

 

 

 

 

 

 

(Visited 19 times, 1 visits today)