Geçtiğimiz günlerde Lübnan Hükümet’i tarafından İletişim teknolojileri alanında ek ücretlendirme yapılacağı duyuruldu. Biliyorum pek şaşırmadınız çünkü Lübnan ekonomik kriz yaşıyor ve bunun sonucunda devlet hayat şartlarının düşük olması yetmiyormuş gibi daha da düşürmeye çalışıyor.
Magna Carta’yı bilmeyenimiz yoktur değil mi? Ne de olsa tarih derslerinden aşinayız. Unutmuş olsanız ya da bilmeseniz bile onu kolayca öğrenebileceğimiz bir devirdeyiz… Ama ben yine de sizlere açıklayayım.
İnternette karşınıza çıkan bilgi şudur:
İngiltere kralı Jhon’un tüm yöneticilik haklarından vazgeçtiği yazar. Ama en önemli madde halkın vergilerini sorgulamasıdır. Yani eğer krala vergi veriyorsak bu parayla ne yaptığını öğrenmeye hakkımızın olduğunu gösterir.
Yani demeye çalıştığım şey şu sorgulamayan bir halk kandırılmaya muhtaçtır. Eğer halk sorgulamadan gözleri kapalı bir şekilde devlete inanırsa her anlamda zarara uğrar. (Ekonomi dahil)
Peki bu zarardan devlet nasıl bir kurtuluş yolu izlemeli?
Öncelikle devlet ekonomik gelirlerini gözden geçirmeli. (Örneğin ana geçim kaynakları tarım, hayvancılık, sanayi gibi). Belirli alanlardaki ücretlendirmelerde işe yarayabilir ama uzun vade de yetersiz kalırlar. Devlet ana geçim kaynaklarına destek verirse uzun vade de ülke rahatlayabilir.
Devletin bir diğer yapabileceği ise var olan dış ilişkileri düzeltmektir. Çünkü diğer devletler yaptırım yollarıyla ülkenin alım gücünü düşürebilir. Yani diplomasinin önemi göz ardı edilemez.
Bir diğer önemli konu ise devletin aldığı kararları halka doğrudan, güvenilir ve hızlı bir şekilde ulaştırılmasıdır. Bir diğer deyişle haberleşme önemlidir. Örnek vermek gerekirse Kıbrıs Barış Harekatında Yanlış haberleşmeden dolayı bir savaş gemimiz kendi uçaklarımız tarafından batırıldı. Bu olaydan sonra çıkarılan en büyük ders şu olmuştu:
” Muhabere olmadan muharebe olmaz.” Bu söz haberleşmenin önemini bizlere çok doğru anlatıyor.
Gelelim en önemli meseleye;
Tüm bu olaylar yaşanırken devlet halkından kesinlikle uzaklaşmamalı. Eğer uzaklaşır veya böyle bir izlenim bırakırsa işler iyiye doğru gitse dahi halkın güveni kırılır. Yani devlet ekonominin yanında halkının moralini yüksek tutacak davranışlar sergilemelidir. Çünkü diğer alanlarda olduğu gibi tüm işler halkla yapılır, halkla kazanılır.
Dünyada ekonomik krizin revaçta olduğu bir devire yaşıyoruz. Ekonomik kriz sadece devlet veya devletler sayesinde düzeltilebilecek bir mesele değildir. Ne de olsa devletleri oluşturan halklardır. Yani demeye çalıştığım bir ekonomik kriz döneminde halk ve devlet tabir-i caizse tek vücut halinde çalışırsa tüm işler yoluna girecektir.
Bu sadece Lübnan Devleti için değil tüm dünya için geçerlidir. Zaten ne zaman birlik ve beraberliği unuttuk,
insanlar ya paradan ya da savaştan dolayı öldüler.