Elon Musk ismini dünyada neredeyse herkese duyurmuş bir girişimci ve iş adamıdır. Şu an 2021 yılının 3 ve 4. çeyreği ile dünyanın en zengin insanıdır ve Tesla, SpaceX gibi birçok şirketin kurucusu veya CEO’sudur.
Elon Musk bunun yanı sıra sistemi eleştirenlerden birisidir. Mesela eğitim sisteminin, özellikle Amerika’nınkini, eleştirir ve nasıl ayırt edici olmadığını açıklar. 2014 yılında şikâyetçi olmaya devam etmek yerine kendisi, kendi özel sistemine sahip olan “Ad Astra” isminde deneysel bir okul açıyor. Kısaca, okul, normal okulların aksine ezber ve formüller yerine yetenek ve ilgi odaklı bir okul. Yani öğrencilerin ilgilerini bulmak ve buna özel eğitimi verebilmek amacıyla kurulmuştur. Okul, öğrencilerin 21. yüzyıl çağının becerilerini direkt olarak öğrenmelerine de hedeflemiştir. Peki okulların bu sisteme uyum sağlaması eğitimi daha etkili ve kaliteli yapabilir mi?
Tabi ki de daha etkili ve kaliteli yapar ve öğrencileri gelecekte daha iyi bir yere gelmelerini sağlar. Şu an Türkiye’de belli yaş grupları için belli müfredatlar oluyor. Müfredattaki ünitelerde kazanımlar oluyor ve Milli Eğitim Bakanlığı öğrencinin bu üniteyi öğrendiğini belirlenen kazanımlardan belirliyor. Yani, diyelim, matematikte bir kavramı anlayan ama MEB’in (Milli Eğitim Bakanlığı) belirlediği kazanımlara göre bilmiyorsa öğrenci öğrenmedi deniyor. Bir başka durumda öğrencinin ilgisinin olmadığı bir konu veya konular zorla öğretiliyor ve bundan başarısız oluşu öğrenciye zarar veriyor. Elon Musk’un sisteminde zorla öğretme yok. Başta belirttiğim gibi öğrencinin bir şeye ilgi geliştirmeye ya da neye ilgi duyduğunu görmeye çalışıyorlar. Bu öğrencinin yetenekli olduğu alanlara yönelmesini sağlar.
Karşılaştırıldığında ne kadar güzel olsa da asıl sıkıntı bu sistemin yayılabilmesini sağlamak. Türkiye’de 70 bine yaklaşan okul sayısı var ve 55 bini devlet okulu. 55 bin okulun bir kısmına bile teknolojik aletlerin sağlanması, yeterli nitelikte kadro bulmak zor. Bir kısmına yapılması zaten eğitimde olan eşitsizliği daha da artıracaktır ve sorun daha da büyütür. Türkiye’nin şu anki durumu göz önüne getirdiğimizde böyle bir sistemin bizim sisteme yerleştirilmesi seneler alır. Ayrıca öğrencilerin ve öğretmenlerin bu sisteme alışabilmesi de ayrı zaman ister. Bu duruma örnek olabilecek en büyük olay liseye geçiş sınavına yani LGS’ye 2017 geçilmesi ile insanlar o 2017-2018 döneminde sıkıntılar çekmiştir ve o günden beri her LGS’den sonra sistemin zorluğu hakkında insanlar şikâyet etmektedir.
Benim düşünceme göre şu an aniden değiştirilmesi neredeyse imkânsız. O yüzden, çözüm olarak, ilk yapılacak değişikliklerin bütün okullarda duyurulması ve yavaşça sistem değişikliğine gidilmeli. 2030 yılında değişiklikler tamamlanacak diye bir hedef konulup harekete geçilmeli. Elon Musk’un yaptığı sistem eğitim sistemi geri kalmış bizim gibi ülkeler tarafından örnek alınmalı ve geç kalmadan uygulamaya geçilmelidir. Risklere rağmen ülkemizi geliştirecek ve yükseltecek insanlar için okulların değişmesi zorunludur.