Eğitim,öğrencinin öğretmeniyle,internet ya da insan,etkileşiminin oluşturduğu bilgi alım yoludur.Eğitim kalitesinde pek çok etken karşımıza çıkmaktadır:Okulun eve olan mesafesi,öğretmenin kalitesi,öğrencinin istekliliği…Ancak yaşadığımız son ve zorlu günlerde eğitimi çok farklı bir boyutta yaşamaya başlamış durumdayız.Bu döneme girmeden önce öğrencilere tamamen uzak durulması söylenen ve kendisine bağımlı yapıp kişinin beynini uyuşturması ile ünlü olan telefon,televizyon ve bilgisayar gibi aletler,şimdi kendisine kucak açılması şiddetle tavsiye edilen ve eğitimcilerin de onayladığı en gözde cihazlara dönüştü.Dikkat dağıtıcı özellikleriyle gündeme gelen bu iletişim araçları,birden değere binerek “bilgi dağıtıcı” bir hal aldı.
Telefon deyince akıllarına sosyal medyadan başka bir şey gelmeyen insanlar birden telefonu eğitim aracına,daha düne kadar televizyonu zaman kaybı olarak gören insanlar onu bilgi aracına,bilgisayarı ise oyun aracından başka bir şey olamayacağına kanaat getirmiş insanlar onu ansiklopediye çevirdiler.İnsanlar kavramlara hızlıca farklı sıfatlar ekleyebiliyor.Ancak söylenenlerin altı ne kadar dolu diye bir incelemek de lazım.
Telefon,televizyon ve bilgisayar birden çok işlevde kullanılabilen aletlerdir ve o işlevlerin birçoğu da kişinin ilgisini çekip ondan para koparabilmek içindir.Okulla kıyaslayacak olursak okul da kişinin ilgisini çekmek için süslenir,öğrenci kalitesiyle ve yapısının görkemiyle göz boyamaya çalışır.Ancak bunların amacı para değildir;öğrenciye okulun sadece sınav,ödev, projeden oluşmadığını kanıtlamak içindir.Sosyal medya ise düzgün bir amaca hizmet etmez.İnsanların özel hayatları paylaşıp diğerlerinden beğeni toplamak ve egolarını tatmin etmek için kullandığı sisteme verilen addır.Okulda da sosyal medya gibi dikkat dağıtıcı unsurlar elbet bulunmaktadır.Öğrenci topluluğu arkadaş olduktan sonra ders içi konuşmalar başlar.Sadece bununla da kalmaz duvarlardaki süslemelerden tutun pencereden giren ışığa kadar dikkatlerini verecek bir yer bulabilirler.Ama neyse ki okuldaki hocalar, öğrenciyi bir uyarı ile dikkati kendilerine yöneltecek kıvama getirirler.İnternette ise yüz tüze bile olsalar öğrencinin dikkatinin dağılması halinde hoca her zaman müdahale edemeyebilir çünkü ekrandan herkesi tek bir yerde görüp yakalaması olanaksız denecek kadar düşük bir ihtimale sahiptir.
Tabii önemli bir noktaya da değinmeden geçemeyeceğim.Herkesin evine gelen internet veya yayın aynı kalitede olamıyor.Öğrencinin elinde olmadan internet gidip geliyor ve daha da önemlisi dersin ortasında internetin kesilmesi durumunda konu allak bullak oluyor.Zaman konusunda ise öğrenci yine zorluk yaşıyor çünkü internete bakma sürenize ve baktığınız içeriklere bağlı olarak dijital ödevi nereden yaparsanız yapın dikkat dağıtıcı öge sayısı arama motorunuz tarafından artırılıyor.Bu da bir balığa kancayla yem atmak gibi olmuyor,direk balığa kancayı takmak anlamına geliyor.
Kısacası,uzaktan eğitim ne kadar met edilirse edilsin deneyimledikçe faydasından çok zararının olduğu anlaşılıyor.Unutmamalıyız ki bir şeyin insandaki izlenimi çabucak değişebiliyorsa eski izlenimini de o kadar çabuk kazanabilir çünkü eski izlenimler sağlam bir gözlem ve araştırmaya dayanarak ortaya çıkarken yeni izlenimler bir avuç dolusu kanıt üzerinden ve yeterince araştırılmamış olarak önümüze serilir.