Eğer Berrak Sunay’ı tanısaydınız, Melek ismini duyardınız. Ne de olsa, kendisi Berrak’ın en yakın arkadaşı.
Eğer Berrağın sınıf arkadaşı olsaydınız, onu büyük ihtimalle sessiz sedasız bir kız olarak tanırdınız. Derslere katılmaktan çok uyuklamayı tercih eden, teneffüsslerde insanlarla konuşmaktansa sarı günlüğüne birşeyler yazmayı tercih eden bu kız, dikkatinizi büyük ihtimalle çekmezdi. Fakat nadiren de olsa anlattıklarının azıcığını bile birazını dinleseydeniz, onun yakın dönemde bilgisayarına virüs girdiğini duyardınız.
Dikkat eden kimse olmadı, ancak siz Berrak’ın sınıf arkadaşı olup dikkat ediyor olsaydınız, Berrak’ın son dönemde teneffüsslerini sarı günlüğüne yazarak geçirmediğini, ve sırasının boş olduğunu fark ederdiniz.
Eğer Berrak’ın Bilgisayar öğretmeni olsaydınız, onun son dönemde son birkaç haftadır virüslere ve kodlamaya karşı ilgisinin acayip derecede arttığını, bu sessiz kızın dersleri arkada oturup gözden uzak durmaya çalışmak yerine artık en ön sırada oturduğunu fark ederdiniz. Belki de bu ani ilgiyi sorgulardınız, ancak kızdan bir iki mırıldanma dışında bir cevap alamazdınız.
Berrak size asla söylemezdi ama söyleseydi, onun Melek adında yeni bir arkadaş yaptığını öğrenirdiniz. Berrak’ın çok büyük dertte olduğunu da.
Eğer Berrak’ın dostu olsaydınız, ki bu imkansız çünkü onun tek dostu Melek, onun değiştiğini fark ederdiniz. Hep toplu saçlarının açık gezdiğini, çantasında hep bir sakız bulunduran bu kızın haftalardır tek bir sakız bile çiğnemediğini, manikürlü tırnaklarını kemirdiğini görürdünüz. Normalde sürekli yeni bir dizi tavsiyesi olan Berrak, dizilerden bahsetmeyi keser, en sevdiği karakterler hakkında bile konuşmak istemezdi.
Doğal olarak bu değişimin kaynağını sorsaydınız, Berrak size biraz nazlanır, sonra Melek ile olan arkadaşlığını anlatırdı. Melek’in ona nasıl yeni şeyler öğrettiğini, yeni bir dünya gösterdiğini. “Gördüğüm en güzel şeydi.” derdi ‘yeni bir dünya’ dan kastını sorunca, “Keşke sana da gösterebilsem, ama bana inanmazsın. ”
Berrak, tam o anda konuşmayı keser, daha fazla açıklama yapmazdı. Sizde iyice meraklanırdınız, madem Berrak bu “yeni dünya” ‘yı açıklamıyor, şu Melek kimmiş öğrenmek isterdiniz. Berrak ona da cevap vermezdi, sadece güler ve eliyle sus işareti yapardı.
Eğer Berrak’ın ailesinden olsaydınız, Melek’in gerçek olmadığını bilirdiniz, onun Berrak’ın çocukkenki hayali arkadaşı olduğunu da. İşte bu yüzden o size Melek’in onu tehdit ettiğini söyleyince inanmazdınız.
Eğer bu kızın Sarı günlüğünü okusaydınız, belki Berrak’ın ortadan kayboluşunu engelleyebilirdiniz. Maalesef ki okumadınız, ve Berrak’ın yeni arkadaşının ona gönderdiği mesajları hiç öğrenmediniz, kayboluşunun sebebini de.