Eğer bir bulut olsaydım, gökyüzünde özgürce dolaşırdım. Rüzgârın beni nereye götüreceğini bilmeden, ufuklara doğru süzülürdüm. Kimi zaman bir dağın tepesinde durur, kimi zaman denizlerin üzerinde süzülerek maviliğe karışırdım. Gökyüzünde olmak, dünyayı yukarıdan izlemek ve her yere dokunabilmek ne güzel olurdu!
Bazen gri bir yağmur bulutu olur, kurak topraklara can verirdim. Çiçekler benim yağmur damlalarımla beslenirken, çocuklar yağmur altında koşup oynardı. Gölgemle insanlara serinlik, yağmurumla bereket getirirdim. Ama bazen de bembeyaz, yumuşacık bir bulut olup güneşin ışıklarıyla parıldamak isterdim. Rüzgârın beni şekilden şekle sokmasına izin verir, gökyüzünde dev bir ejderha ya da yumuşak bir yastık gibi görünerek insanlara hayaller kurdururdum.
En çok sevdiklerimin üzerinde huzur veren bir gölge olmak isterdim. Onlara rahatlık, güven ve mutluluk hissettirmek için gökyüzünde süzülürdüm. Çünkü bir bulut olmak sadece gökyüzünde süzülmek değil, insanların hayatına dokunabilmek demekti.