Eğer Bir Bulut Olsaydım…
Bu sabah okuldan sonra eve dönmek yerine kütüphaneye gitmeye karar verdim. İçim sıkılıyordu, evin sessizliği bile fazla geliyordu. Kütüphane tam tersiydi: İnsanlar vardı ama kimse konuşmazdı, kimse beni rahatsız etmezdi. Sessiz kalabalığın içinde kaybolmak istiyordum.
En üst kattaki eski kitap bölümüne çıktım. Burası pek uğranmayan, biraz toz kokan bir yerdi. Rafların arasında dolaşırken elime ince bir şiir kitabı geçti. Kapağı solmuş, sayfaları sararmıştı. Merak edip kitabı açtım ve ilk sayfasındaki yazıyı gördüm. Kitabın sahibinden bir nottu:
“Eğer bir bulut olsaydım, seni bulutların arasında saklardım.”
Birden kalbim hızlandı. Bu cümlede tuhaf bir samimiyet, derin bir his vardı. Kimin yazdığını, neden yazdığını bilmiyordum ama o an, yazıyı yazan kişiye karşı garip bir yakınlık hissettim. Daha önce hiç tanımadığım, belki de hiç tanıyamayacağım biri… Ama bu cümle, onun içinde ne kadar büyük bir sevgi barındırdığını anlatıyordu.
Kitabı elime alıp rafların arasındaki bir masaya oturdum. Sayfaları karıştırmaya başladım. İçinde bazı satırların altı çizilmişti. Her biri bir duygu fırtınası taşıyordu. Bazı yerlerde küçük notlar vardı: “Tam da böyle hissediyorum,” ya da “Keşke söyleyebilsem.” Bu notları okudukça, onları yazan kişiyi daha çok merak ettim. Ne yaşamıştı, kimi sevmişti, kimden saklanmak istemişti?
O masada saatlerce oturdum. Sayfaları çevirdikçe, sanki bu bilinmeyen kişiyle tanışıyordum. Onun hayal kırıklıklarını, mutluluklarını, umutlarını hissediyordum. Hiç görmediğim, adını bile bilmediğim birine âşık mı oluyordum yoksa? Bu mümkün müydü?
Eve dönerken kitapta okuduğum o ilk cümle zihnimde dönüp duruyordu: “Eğer bir bulut olsaydım, seni bulutların arasında saklardım.” Ben de bulut olsaydım, bu kişiyi arar mıydım? Onu bulur, yüzünü görür, sesini duyar mıydım?
Belki de bu sadece bir hayaldi. Ama bazı hayallerin gerçeğe dönmesine gerek yoktu. Çünkü hayal etmek bile güzeldi.
(Visited 10 times, 1 visits today)