Eğer bir bulut olsaydım

Eğer Bir Bulut Olsaydım

Gökyüzü masmavi ve pırıl pırıldı. Güneş ışıklarını her yere yayıyor, kuşlar özgürce uçuyordu. Ben ise pencerenin önünde oturmuş dışarıyı izliyordum. Birden bir düşünce aklıma geldi: “Eğer bir bulut olsaydım, ne yapardım?” Bu soru zihnimde dolaşmaya başladı ve hayal kurmaya başladım.

Bir anda kendimi bembeyaz, pamuksu bir bulut olarak buldum. Rüzgar beni yavaşça taşıyor, gökyüzünde süzülüyordum. Aşağıda mavi denizler, yemyeşil ormanlar ve küçük kasabalar vardı. Sanki tüm dünya benim altımdaydı. Çok hafif hissediyordum, sanki hiçbir ağırlığım yoktu. Kendimi özgür hissettim. Rüzgar beni istediği yere götürüyordu, ama bu beni rahatsız etmiyordu. Çünkü gökyüzünde olmak, her şeyden uzakta, tamamen özgür hissetmek demekti.

Gökyüzünde başka bulutlar da vardı. Onlara doğru yaklaştım. Yanlarına vardığımda bir grup bulut, oyun oynuyordu. Hep birlikte gökyüzünde şekiller yapıyorlardı. “Birlikte oynayabilir miyim?” diye sordum. Beni hemen aralarına aldılar. Hep birlikte gökyüzüne kocaman şekiller çizdik. Önce bir kuş şekli yaptık, sonra bir fil ve ardından kocaman bir kalp. Aşağıdaki insanlar bize bakıyor ve hayranlıkla izliyordu. Kimileri, “Bak, şu kalbe ne kadar benziyor!” diyordu. Onların bizi izlediğini bilmek çok hoşuma gitti.

Zaman böyle neşeli bir şekilde geçerken, bir anda hava değişmeye başladı. Güneş kayboldu, rüzgar daha sert esmeye başladı. Diğer bulutlar ve ben kararmaya başladık. İçimde bir korku hissettim. Hava gittikçe kötüleşiyordu ve artık hafif bir rüzgar yerine, güçlü bir fırtına vardı.

İçimde yağmur damlaları birikmeye başladı. Önce istemedim, çünkü bu benim varlığımın bir parçasını bırakmak demekti. Ama rüzgar beni zorladı ve yağmur damlaları yavaş yavaş düşmeye başladı. İlk damlanın aşağıdaki kurumuş bir tarlaya düştüğünü gördüm. Tarladaki toprak, suyu emerken canlanıyor gibiydi. Ardından, bir çocuk annesiyle birlikte dışarı çıktı ve yağmurda dans etmeye başladı. Bu görüntü beni çok mutlu etti.

Yağmur damlaları düşmeye devam ettikçe, doğaya ne kadar faydalı olduğumu anladım. Kuruyan topraklara su veriyor, susamış bitkileri suluyordum. İnsanlar yağmura şemsiye açsa da, bazıları yağmurun tadını çıkarıyordu. İçimdeki korku yerini mutluluğa bıraktı. Eğer bir bulut olmasaydım, bunların hiçbiri olmazdı.

Fırtına bir süre sonra dindi. Gökyüzü yeniden aydınlandı ve ben de yavaş yavaş dağıldım. Güneş ışıkları altında tekrar beyaz ve hafif bir bulut oldum. Rüzgar beni başka diyarlara taşıyordu. Aşağıdaki dünyayı izlerken, tekrar düşündüm: “Eğer bir bulut olsaydım, her zaman böyle bir yaşam isterdim.”

Bulut olmak sadece gökyüzünde uçmak ve özgürce süzülmek demek değildi. Aynı zamanda doğaya yardım etmek, insanlara mutluluk vermek ve dünyanın bir parçası olmaktı. Bu düşünce beni çok mutlu etti. Eğer bir bulut olsaydım, her zaman böyle bir yaşamı seçerdim.

Gökyüzünde süzülmeye devam ederken, yeni yerlere doğru ilerledim. Altımdaki dünyayı izlemek bana huzur verdi. Ağaçların, hayvanların ve insanların bana ihtiyaç duyduğunu bilmek çok güzeldi. Bir bulut olmak, düşündüğümden çok daha anlamlıydı. Hem özgürlük hem de sorumluluktu. Eğer bir bulut olsaydım, her zaman bu dengeyi korurdum.

Ve işte, bulut olmanın en güzel yanı da buydu: Dünyaya faydalı olmak ve aynı zamanda özgürce yaşayabilmek.

(Visited 2 times, 1 visits today)