Düzyazı

Yalnız senin gezdiğin bahçede çiçek açmaz.Bizim diyarımızda da binbir çeşit bahar bulunur.Eğer istersen, kolumuzdan tutarak bizi çekip götürebilirsin. Fakat dağlarda dolaşan ayaklar, düz caddelerde incinir. Sen bir mabedin kubbesinde ince bir mozaik ararsın.Dört bin yıllık bir mabedin içinde gezersin. Biz ise bir duvarda sülüs yazı gördüğümüzde bundan etkileniriz.Bizim için bir parça yeşil çini bile heyecan vericidir.Sen bir çiçeğin sahnede dans edişine dalarken derin bir heyecan hissedersin.Bu beyaz kelebek sahnede dans ederken, senin ruhun titrer.Biz ise bir zeybeğin toprağa vurduğu dizini görünce yerimizden kıpırdarız.Zeybek dansı, bizim de kalbimizi yerinden oynatır. Fırtınayı andıran orkestra sesleri, senin sinirlerine bir ürperti getirir. Sen bu seslerin büyüsüne kapılırsın. Biz ise ıstırap çekenlerin acı dolu nefeslerini en hüzünlü müzik olarak kabul ederiz.Sen yabancı bir şehirde, bir kadın heykelini anlayan bir gözle uzun uzun incelersin. Biz ise en büyük ruhsal zevki, bir köylünün kıvrılmayan belini gördüğümüzde yaşarız.Karşımızda, sanki söylenmemiş bir masal gibi duran Anadolu varken başka bir sanatı bilmeyiz. Arkadaş, biz bu yolda türküler söylerken sana veda ediyoruz.Yolumuz artık ayrılıyor; sana uğurlar olsun.

(Visited 59 times, 1 visits today)