İnsanoğlu her şeyi kalıplaştırma gereği duyan bir varlıktır. Beynimizi başka şekilde düşünmeye ikna edemiyor muyuz acaba? Yoksa alışkanlıklarımıza göre mi yaşıyoruz? Bu sorularımı birazdan değineceğim konunun arkasında yatan nedenler olarak görüyorum. Kafamdaki sorularım bitmiyor. Ve yine sormaya devam ediyorum: Toplumda cinsiyetlerin meslekleri neden var? Düzeni mi sağlamaya çalışıyoruz yoksa bizi yöneten algının içine mi düşüyoruz? Bana sorarsanız bu kadar basit bir konu değil bu. Ve sorularımızın cevabını da yaşadığımız zamana bakarak hiç bir zaman alamayacağız. Çünkü bu sorunları biz yaratmadık; sadece devam ettiriyoruz.
Meslek eşitsizliği denince kadınların neden erkekler kadar kapsamlı meslek grubunda çalışmadığı gelir hemen aklımıza. Biraz geçmişe gidersek göreceğiz ki bunun en büyük sebeplerinden biri birbirimizi geçme isteğimizdir. “Bunun cinsiyet eşitsizliğiyle ne alakası var?” derseniz işin özü aslında tam da burada yatar. Evet, insanlar yarışmacı ruhlu bireylerdir. Her zaman ihtiyaçlarını gidermek ve en üstte olabilmek için çabalarlar. İki cinsiyet olduğunu düşünürsek; bu ikisinin birbiriyle sorunsuz anlaşması da elbette zordur. Eğer zaten bu konuları şu an tartışıyorsak bazı büyük çatlaklar yaşanmış, birilerinin hakkı çoktan elinden alınmış demektir.
O çatlakların yaşandığı ilk dönemlere bakarsak; ilk insanları görürüz. İlk insanlar tarıma önem verdiği için ilk meslek dağılımımız da burada başlar. Yaratılış tarzına göre erkekler avcılığı kadınlar ise evde oturup yemek yapmayı ve çocuk bakmayı görev olarak edinmiştir diye düşünürseniz; yanılırsınız. Farz edin ki ilk insanlardansınız daha dünyada örneğiniz bile yok ve ilk yapacağınız iş karşı cinsi kendinizden ayırıp onun başka görevler yapması gerektiği mi olurdu? Eğer bir erkek evde oturup çocuk bakamayacağını düşünüyorsa, çocuk bakmayı avcılıktan daha düşük bir iş olarak gördüğü içindir. Erkek böyle düşünüyorsa ve kendisine bunu layık görmüyorsa neden bir kadına layık görür? Neden bu olay toplumda cinsiyet düzenini sağlamak olarak geçer?
Eğer cinsiyet ayrımcılığı ile düzen sağladığımızı sanıyorsak sadece düzenden faydalanan insanlara koz veriyoruz demektir. İnsanlar ne kadar yarışmacı bir karaktere sahip olsa da illa ki birine tapma isteği de duyarlar. Gerçekten bu durum çok gariptir. Bu taptıkları insan da onların geleceklerine yön verir. Peki, hep bir erkeği yönetici olarak seçmenin bu dünyaya nasıl yön vermesi gerektiğini düşünür acaba insanlar? Tabi kadınların yakın geçmişe kadar seçme ve seçilme hakkını kullanamadığını da anımsarsak; başka bir sonuç öngörülemezdi zaten.
Erkeklerin hükmettiği bir dünyada yaşadığımız ne kadar da belli… Ne yazık ki çoğu kadının dünya politikasında yeri yoktur. Örnek alınması gereken kişiler de genellikle hep erkekler olur. Sayı olarak oldukça fazla olmasına karşın; örnek gösterilme sıralamasında kadınlar her zaman alt sıralarda yer alır. Çünkü toplumun pek çok alanında olduğu gibi politika alanında da kadınların yaptığı işlerin görünürlüğü baskılanır. Yönetici olarak başa gelen erkek hükümdarın kadınların haklarını korumaması sizce ne anlam taşıyor olabilir? Bir kadının erkeklerin sahip olduğu konumu elinden alma korkusunu tabi ki… İşte cinsiyet eşitsizliğinde birbirini kıskanmak tam olarak da bu. Bu olay günümüzde meslek seçimi olarak geçer ama arkasında yatan düşünceye kimse değinmez ve ilgilenmez.
Yeniden eski çağlara dönersek; fiziksel işlerin daha ağırlıklı olduğu bir toplum yapısı içerisinde erkekler kendilerini kadınlardan daha üstün görür. Ve bu üstünlük duygusu ileriki zamanlarda da artarak devam eder. Erkekler her zaman kadınları kendilerine itaat etmeye mecbur kıldılar ve onların haklarını umursamadılar. Eşleri, kardeşleri ya da çocukları da olsa farketmez. Kadınlar onlar için sadece evlenecek ya da ev içerisinde hizmetlerini görecek bir insandı. Bu durum ilk çağlardan günümüze kadar da sürer.
“Kadınlar her işi yapamaz” gibi toplumda yerleşmiş olan algının tam olarak ne anlam ifade ettiğini ben gerçekten anlamıyorum. İnsanlar cinsiyetlere kişilik mi yüklemiş yoksa cinsel organ farklılığının meslek mi seçtirdiğini düşünüyorlar? Aynı şey erkekler için de geçerlidir. Mesela makyajla ilgili olan her şey “kadın işi” değildir. Erkekler genellikle fiziksel güç gerektiren tesisatçılık, inşaat işçiliği gibi toplumda düşük görünen meslekleri yaparken; kadınların bu meslekleri yapması çoğu insana anlamsız gelir. Bu durumun, erkekler için sebep olabileceği bir olumsuz tarafı yoktur çünkü yüzyıllarca erkekler kadınları bu mesleklerden uzaklaştırmaya çalışmıştır. Ve bu durum da nereden bakarsanız kadınların çalışabileceği iş çeşitliliğini azaltmıştır. Örneğin köyde yaşayan, mesleği olmayan bir kadın para kazanmak için bu tür işlere başvurduğunda mutlaka ailesi engel olur ve o kadın hayatı boyunca evde oturup çocuk yapmayı öğrenir. Yani bu durum toplum içinde yaşayan, eğitim olanağından yararlanamayan kadınların geleceğini kapatır. Sadece küçük bir örnek verdim ama bu olayın sonuçları çok daha büyüktür ve politikadan insan haklarına kadar uzanır…
Bizden şu an bunların hepsini unutmamız isteniyor. Ben ise bu dünyada yaşayan herkesin bu durumdan haberdar olmasının gerektiğini düşünüyorum. Çünkü insanlığın var oluşundan bu yana süregelen bu adaletsizlik hiçbir zaman görmezlikten gelinemez ve gelinmeyecek de. Ayrımsız olarak kadın-erkek herkes her mesleği yapabilmelidir. Farklı şekilde düşünürsek düzenin bozulup, her şeyin birbirine gireceğini zannediyor olabiliriz ama aslında düzen dediğimiz şey kendi çıkarlarımız için insanlardan beklediğimiz davranışlardır.