Duygusuz Dünya

Bora adında bir çocuk varmış. Bir hafta sonu, her zamanki gibi okula gitmek için uyandığında kendisinde garip bir şey hissetti. Sanki duygusuz gibiydi. Okula gittiğinde ise bu hissettiği şeyi arkadaşlarında da açıkça görebiliyordu. Bir şaka yaptığında kimse gülmüyor, en ufak bir mimik bile yapmıyordu.

Okulun bitmesini bekledi, çünkü anne ve babasının tavırlarını merak ediyordu. Acaba onlar da böyle miydi? Saatler geçti, okul bitti. Babası onu almaya geldiğinde Bora büyük bir şaşkınlık yaşadı; babası da aynı şekilde duygusuzdu. Bora artık korkmaya başlamıştı. Eve gidip annesinin de böyle olup olmadığını görmek istiyordu. İçinden, annesinin normal olmasını dileyerek eve vardığında, tahmin ettiği gibi annesinin de duygusuzlaştığını gördü.

Bora, internette gezinmeye başladı. Kendisinde de duygusuzluğu hissediyordu ama bu durum ona daha garip gelmişti; hatta öyle ki, garip hissettiğini bile tam olarak anlayamıyordu. Babasına kötü hissettiğini düşündüğü için doktora gitmek istediğini söyledi. Hastane uzak olsa da Bora çok ısrar edince babası onu götürmeye razı oldu. Yolculuk yarım saat sürecekti ve Bora, yolda sürekli neler olduğunu anlamaya çalıştı.

Hastaneye vardıklarında doktorların da duygusuz olduğunu gördü. Bunun üzerine babasına dönerek, “Ben iyiyim, eve dönelim,” dedi. Eve dönerken bir kaza yaptılar.

Bora bir anda gözlerini açtı. Etrafına baktığında her şeyin bir rüya olduğunu anladı.

(Visited 4 times, 1 visits today)