Her zamanki gibi uyandım. Fakat bu sabah pek de kendimi iyi hissettiğim söylenemezdi. Dişlerimi fırçaladım ve yüzümü yıkadım. Yüzümü kurularken gözüm aynaya takıldı. Aynadaki yansımam ifadesiz bir şekilde bana bakıyordu.
Normal bir gün olsa, ki değildi, endişelendiğim için hemen kahvaltımı yapar ve kendimi tekrar kontrol ederdim. Genelde bir şey olmazdı. Kahvaltı yaptıktan sonra rengim yerine gelirdi ve ben de kulaklıklarımı takıp müzik eşliğinde işe giderdim. Ama şu anda ifadesiz yüzüme baktığımda hiçbir şey hissetmedim. En ufak bir korku ya da endişe duygusu yoktu. Sanki bir bilgisayar oyununda yaşıyormuşuz da teknik sıkıntılardan dolayı özelliklerimizden bazıları sıfırlanmıştı. Buna şaşırmadım bile. Bulmuştum. Bizde sıfırlanan özellik duygulardı. Ama bu nasıl olabilirdi ki? Daha dün duygulara sahiptim. Bunu yaşayanın tek ben olup olmadığımı kontrol etmek için iş arkadaşlarımdan birini aradım. Bana aynı şeyleri söyledi. İşe geç kalmamak için mecburen hazırlanıp çıktım. Emin olmak için yolda kulaklıklarımı takıp en sevdiğim müzik grubunu dinlemeye başladım. Tık yok. İçimden şarkılara eşlik etmek bile gelmedi. Kendimi bir robot gibi hissettim. Etraftaki insanların hepsi aynıydı. İfadesiz bir yüzle dolaşıyorlardı. Her sabah mutlu bir şekilde gazete satan adam, duygusuzca her zamanki sözlerini söyleyip gazete satmaya çalışıyordu.
Normalde bir tane alırdım ama açıkçası hiç ilgimi çekmedi. Otobüse yetişmem gerekiyordu ama bunun için gram endişe etmiyordum. Sanırım artık böyle yaşayacağım diye düşünürken içimden gökyüzüne bakmak geldi. Bir kuş sürüsü geçiyordu. Anlık onlardan gözümü alamadım. Hepsi geçti ama biri hariç, o havada asılı kalmış gibi görünüyordu. Hareket etmiyordu. Sanki donmuştu, durmuştu, durdurulmuştu…