İnsanoğlu yüzyıllar boyu düşündüklerini, hissettiklerini dışarı vurmak için bir sürü yol denedi. Eski çağlarda mağara duvarlarına çizilen resimler, sırf bir şeyleri dışarıya vurmak için yaratılan diller, yazılan şiirler, yapılan tablolar, bestelenen müzikler… Bunların ortaya çıkmasındaki tek sebep zihnimizin içinde volta atan fikirlerin, duyguların dışarıya çıkma hevesidir aslında.
Düşüncelerimizi satırlarca kağıda dökebiliriz. Fakat bir şarkı sözünün melodiyle birleştiği o kısacık anda satırlara sığdıramadığımız duygu selini karşı tarafa aktarabiliriz. Her şarkının, her melodinin, her notanın farklı insanlarda uyandırdığı değişik düşünceler ve duygular vardır. Bunun sebebi de geldiğimiz çevrenin, yaşadığımız olayların birbirinden bağımsız olmasıdır. Aynı şarkı dizesi her insanda geçmişe dair farklı kapılar açabilir. Kimine geçmişi hatırlatan şarkılar, kimini geleceğe götürür. Ancak herkeste ortak olan nokta şudur ki müziğe dair en ufak bir bölüm bile insana kendinden bir parça buldurur.
Kurmak istediğimiz cümleleri dil aracılığıyla ortaya çıkarırız, işte müzik de bir nevi ruhumuzun dilidir. Birçok sanatçı hayatında yaşadıkları sıkıntıları, mutlulukları, rahatsız oldukları düşünceleri yaptıkları müziklerle dışarıya vuruyor. Müzik aynı zamanda evrensel bir olgu olduğu için anlatmaya çalıştıkları konuları diğer insanları mutlu ederek çok kısa bir sürede dünyaya sunabiliyorlar. Zihinlerinde dönüp duran düşünceleri kağıda kusup daha sonra onlara notalarla, bestelerle hayat veriyorlar. Şarkıcılar hissettiklerini notaların, dizelerin arasına saklarlar. Dinleyiciler şarkının ilk saniyesinde bile derinden etkilenebilir, şarkıcının sakladığı düşünceyi algılamak zorunda değildir, kendi ne hissetmek isterse onu duyar, onu düşünür.
Ruhsal gelişimi arttırmasının haricinde müziğin bilimsel olarak kanıtlanmış birçok olumlu etkisi var. Örneğin, çalışırken dinlenen müzik üretkenliği ve yaratıcılığı arttırıyor. Buna ek olarak beyni en iyi çalıştıran aktivitelerden biri müzik dinlemek ve kişiliğin oluşmasında dinlenen müzik türünün büyük etkisi var. Bu sebeple küçüklükten itibaren çocuklara müzik dersi verilmesi onların gelişimi için önem arz ediyor.
Müzikle uğraşmanın mental sağlığa iyi geldiği kanıtlanmış bir gerçek. Günlük yaşamın stresinden uzaklaşmak için çoğu insan şarkıların melodilerine saklanıyor. “Müziğin olduğu yerde kötülük barınmaz” demiş yüzyıllar öncesinde Cervantes. Yapılan bilimsel araştırmalar sonucunda dinlenen müziğin öfkeyi azalttığını, kalp atışlarını belirli bir ritme soktuğu da kanıtlanmış. Dinlediğiniz müzik sizi sakinleştirip, sizi üzen etkenlerden uzaklaşmanızı sağlıyor.
Toplumsal açıdan bakıldığında da müzik bir topluluğu etkileyebilir, onun sorunlarına ses olabilir. Yapılan yardım kampanyalarının çoğunda o konu üzerine bestelenmiş şarkılar vardır ki sorun insanların daha fazla dikkatini çeksin.
Friedrich Nietzsche’nin de dediği gibi “Müziksiz bir hayat hatadır.” Hayatında müzik barındırmayan insan; ruhunu besleyemez, duygularını açığa çıkaramaz, kişisel gelişim açısından geride kalır. Müzikle geçen bir hayat ise daha mutludur, evet belki sorunları çözemez müzik ancak içimizde sıkışıp kalan düşüncelerin, kafamızda dönüp duran tilkilerin sesi olur.