Yaklaşık %71’i azottan %28’i oksijenden oluşan, Dünyayı meteorlardan ve güneşin zararlı ışınlarından koruyan hava tabakasına atmosfer denir. Atmosferin insanların, hayvanların, bitkilerin kısacası yeryüzünde yaşayan en ufak canlının bile hayatına çok büyük faydası vardır. Peki ya atmosfer olmasaydı? İşte o zaman; gündüz çok sıcak geçer iken geceler çok soğuk olurdu, göktaşları dünyaya kolaylıkla ulaşırdı ve dünya üzerinde kraterler oluşurdu, su döngüsü oluşmazdı ve gökyüzü mavi renk yerine siyah renk olurdu, gökkuşağı oluşmazdı gibi birçok olumsuz durumla karşılaşırdık.
Ama çok mutluyuz ki atmosfer var ve bize tüm gücüyle yardım etmeye çalışıyor ve bizden de ufacık bile olsa anlayış ve bilinç istiyor. Bizse onun bu yardım çağrısına asla kulak asmıyoruz ve Dünya’yı yani içinde yaşadığımız, geçmişimizi ve geleceğimizi paylaştığımız bu küreyi mahvetmeye devam ediyoruz. Dünya’ya zarar veren durumların başını küresel ısınma çekiyor. Başlı başına küresel ısınma, havadaki sera gazı ve karbondioksit oranının artmasıyla birlikte iklimde yaşanan değişimlerdir. Hatta başlangıcı Sanayi Devrimi’ne kadar dayanır.
Küresel ısınmanın nedenlerine örnek verecek olursak; birinci ve belki de çözümü iki tarafı da rahatlatacak sorun ulaşım. Seyahat olanaklarının giderek artmasıyla birlikte fosil yakıtların tüketiminde yükseliş ortaya çıktı. Kara ulaşımı da olsa su ya da hava ulaşımı da olsa aynı yakıtların kullanımı söz konusu. Fosil yakıtlar hava ve su kirliliğinde büyük bir oynuyor. Bu durum da sera gazı salınımının artmasına sebep oluyor. Bu gazların özelliği, ısıyı atmosfer içerisine tutmaları ve küresel ölçekte sıcaklıkların artmasına sebep olmaları.
İkinci ise sanayileşme. Dünya genelinde tarıma dayalı ekonomilerde hızlı bir düşüş yaşanıyor. Endüstrileşmenin hızla ve plansız bir şekilde gerçekleştirilmesi karbon emisyonunda korkutucu bir yükselişle paralel nitelikte. Üçüncü sırada belki de en acil şekilde çözüm bulunması gereken sorun yani ağaç kesimi var. Gezegenimizin yeşil alanları yakacak odun elde etmek, çiftçiliğe uygun arazi yaratmak ya da konut ve sanayi tesisleri inşa etmek için yok ediliyor. Ağaçların ekolojiye en büyük katkısı havayı temizlemeleridir. Yeşil alanların hızla yok edilmesi hava kirliliğine karşı daha da savunmasız bir Dünya’ya neden oluyor. Sonuncu ise tüketimdeki çılgınlık. Bu birçok kişiye tuhaf gelse de yeni zamanda teknolojinin gelişmesi ile birlikte önüne geçilemez bir problem haline geldi. Her gün yeni bir ürün piyasaya sürülüyor ve sürekli daha çok satın alması için insanlar teşvik ediliyor. Bu ürünlerin sadece üretimi esnasında harcanan kaynaklar, toplam sera gazı emisyonunun %60’ını oluşturuyor. Yeni bir ürün satışa sunulduğunda eskilerinin atık haline gelmesi de etkiyi çoğaltıyor.
Bu kadar problem ve sorun arasında çözüm üretmek yeni nesile ve onun bilicine bağlı. Seyahatlerimizde mümkün olduğunca tutumlu olmayı, elimizden geldiğince toplu taşıma kullanmayı, geri dönüştürülebilir ürünler satın almayı ve elimizdeki geri dönüştürülebilir ürünleri ilgili mercilere teslim etmeyi başarabilirsek aslında küçücük ve bizi asla yormayacak şeyleri yaparsak bile ne kadar büyük bir değişim olduğunu görebiliriz. Lütfen kimse Dünya’nın bu yardım çağrısını duymazdan gelmesin ve elinden geleni yapsın çünkü bir kişinin bile en ufak hareketi gelecek nesillerin yıllarına mal olabilir.