2016 Kasım ayında Stephen Hawking, insanların 1000 yıl içinde başka bir gezegeni kolonileştirmesi gerektiği konusunda uyardı. Şimdi, altı ay sonra, neslinin tükenmesini önlemek için bunu 100 yıl içinde yapmamız gerektiğini söylüyor. Bu planla ilgili bir sorun var: Neredeyse hiçbir koşulda, dünyadaki bir soruna uyum sağlamanın en iyi yolu başka bir gezegeni kolonileştirmek değildir.
Mars’ı kolonileştirmemiz gerektiğini düşünen Elon Musk da dahil olmak üzere sömürge senaryoları için favori bir gezegen olan Mars ile başlayalım çünkü dünya sonunda bir “kıyamet senaryosu” ile karşı karşıya kalacaktır. Bununla ilgili sorun, dünyaya Mars’tan daha az misafirperver hale getirecek neredeyse hiçbir şeyin olmamasıdır. İster nükleer savaş ister muazzam küresel ısınma olsun, afet sonrası dünya Mars’tan çok daha yaşanabilir olacaktır.
Örneğin, yeryüzündeki okyanusların çok kirleneceğinden, fazla asitleneceğinden veya çok yükseğe çıkacağından endişeleniyoruz. Dünyadaki hayatı çok zorlaştırabileceği doğru. Ancak Mars’ta tek yüzey suyu kutup buzullarında donmuş durumda. Yeryüzündeki suyu o kadar kötü mahvetmeye zorlanırdık ki bu, Mars’ta mevcut olandan daha kötüdür.
İnsanların yarattığı karbondioksit seviyesi konusunda da endişeliyiz. Ancak hem son derece ince hem de% 96 karbondioksit olan Mars kadar kötü hale getirmek için dünya atmosferine yapabileceğimiz hiçbir şey yok. Önemli ölçüde daha düşük bir yerçekimi seviyesinden bahsetmiyorum bile. Atmosferi yaşanabilir kılmak için Mars’ta yapmamız gereken her şey, çok harap olmuş bir dünyada daha kolay yapılacaktır.
Bir asteroit dünyaya çarpsa bile, büyük olasılıkla Mars’tan daha yaşanabilir durumda kalacaktır. Örneğin, Chicxulub kraterini oluşturarak 66 milyon yıl önce dünyaya çarpan ve dinozorlar da dahil olmak üzere dünyadaki bitki ve hayvan türlerinin% 75’ini yok eden asteroidi düşünün. Bu felaket hala hayatta kalan türlerin% 25’ini geride bıraktı ve hepsi anında Mars yüzeyinde ölecekti. Bunun gibi bir asteroid dünyaya doğru geliyorsa, gezegeni terk etmek yerine yapacağımız şey buydu. İlk önce onu saptırmaya çalışacağız. Bunu nasıl yapacağımızı bilmeseydik, gezegenin ineceği yerde yaşayan herkes gezegenin daha güvenli bölgelerine taşınacaktı. Gerekirse biyodomlar yaratır ve onların içine, hatta belki okyanusun dibinde hareket ederdik. “İmkansız!” diyorsun? “Teknoloji ve insan davranışı buna asla izin vermez!” Israr ediyorsun? Bunun son derece zor olacağı ve günümüz teknolojisinin buna izin vermeyeceği doğru. Yine de başka bir gezegeni kolonileştirmekten çok daha kolay olurdu. İnsanları barış içinde bir kıtayı terk etmenin zor olduğunu düşünüyorsanız, gezegeni terk etmelerini sağlamaya çalışın. Belki o zaman başka bir gezegeni kolonileştirmeye odaklanabiliriz. Bizimkine Mars’tan daha yakın bir atmosfere sahip olan. Bu mümkün olabilir, ancak bunu yapmak için gereken teknoloji, okyanusun dibinde yaşanabilir ekosistemler inşa etmek, asteroitleri saptırmak, küresel ısınmayı tersine çevirmek veya salgınları tedavi etmek için gereken teknolojiden çok daha büyük bir artış. Bize en yakın yıldız sistemi 4,3 ışıkyılı uzaklıktaki Alpha Centauri’dir. Yaklaşık 17.000 mil / saat maksimum hızda, buna ulaşmak için mevcut uzay mekiği 165.000 yıl sürecektir.
Plüton’u ilk ziyaret eden daha hızlı Yeni Ufuk sondası bile 78.000 yıl sürecekti. Diğer gezegenlere ulaşmak için yeterince hızlı seyahat etmek için gereken teknoloji, jeomühendisliği iklim değişikliğini tersine çevirmek için ilginç kılıyor. Dünyayı tahliye etmenin en mantıklı olduğu bir senaryo bulmak zor. Öyleyse neden bu kadar çok akıllı insan buna kafayı takıyor? Bence asıl mesele, inekler uzay yolculuğunu ve diğer gezegenleri kolonileştirmeyi son derece çekici buluyor çünkü bilim kurguyu seviyorlar ve uzay keşfini heyecan verici buluyorlar. Sorun değil ve eğer bazı inek milyarderler Mars’ı eğlence için kolonileştirmek isterse, devam et derim. Ancak ne yazık ki, inek arzuları, insanlığın kıyamet günü tehditlerine nasıl hazırlanmaları gerektiğine dair değerlendirmelerini önyargılı hale getiriyor. Üzgünüm inekler, dünyayı tahliye etmeyeceğiz. Kıyamet günü tehditlerinin risklerini hafife alıyorsak, bunun yerine dünyayı bunlardan korumaya veya onlardan kurtulmaya yardımcı olacak teknolojilere yatırım yapalım. Uzay, fizik bilimleri veya temelde ilgili herhangi bir alanda uzman olmasam da, bunun açıkça doğru olduğunu söyleyebilirim. Belki de hayelleri anlamak için bir ekonomist olmak gerekir.